Günümüzde pazara sunulan ürün ve hizmetlerin çeşitliliği,
Tüketicinin Korunması yolunda önlemlerin gerekliliğini de
beraberinde getirmiştir. Bu yolda atılan adımlardan bazıları,
sunulan ürünün gözetim veya test ile kontrol edilmesi ve
üretim/hizmet süreçlerinin denetimi ile sistemlerin
belgelendirilmesidir.
Elbette ki bir sonraki aşama, belgelendirme, test veya gözetim
kuruluşlarının güvenilirliğidir. Sistem ve ürün belgelendirmesi
yapan kuruluşlar, bu güveni kazanmak ve sundukları belgenin yaygın
kabulünü sağlayabilmek adına uzmanlıklarını ve yeterliliklerini
ispatlamak durumundadırlar. Tüketicinin tek başına ölçümleyemeyeceği
bu noktada, kontrol görevi bağımsız Akreditasyon Konseylerine
düşmektedir.
Akreditasyonun temelinde, uluslararası kabul gören kriterlerin
tanımlandığı standartlar bulunmaktadır. Belgelendirme kuruluşları bu
kriterleri uygulamakla, Akreditasyon Konseyleri ise uygulandığını
düzenli olarak kontrol etmekle yükümlüdür.
Akreditasyon kısaca; bir ürünün yada hizmetin, piyasanın talep
ettiği şartlara, standartlara, yönetmeliklere uygunluğunu göstermek
üzere o ürün veya hizmet için yapılan deney, analiz, muayene ve
belgelendirme işlemlerini yapan kuruluşların (Uygunluk Değerlendirme
Kuruluşları) resmi bir otorite tarafından uluslararası kriterlere
göre denetlenerek teknik ve idari yeterliliklerinin onaylanması ve
belli aralıklarla denetlenmesi işlemidir.
Kalibrasyon ve deney laboratuarları ile ürün/hizmet, sistem ve
personel belgelendirmesi yapan kuruluşların akredite olma
zorunluluğu var mıdır?
Akreditasyonla ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemeler, bu konuda
bir mecburiyet getirmemektedir. Akreditasyon, tamamen gönüllülük
esasına dayanmaktadır. Genellikle; uygunluk değerlendirmesi
hizmetlerinin verildiği serbest piyasa ekonomileri, laboratuarları
ve belgelendirme kuruluşlarını akredite olmaya sevk eder. Bir
laboratuar veya belgelendirme kuruluşunun akredite olması ona itibar
kazandırır. Belgelendirme kuruluşları ve laboratuarlar;
akreditasyonun dışında kalarak da hayatlarını idame
ettirebileceklerini, müşteri bulabileceklerini ve müşteriyi tatmin
edebileceklerini düşünüyorlarsa akredite olmadan da hizmet vermeye
devam edebilirler. Ancak müşteriler ve piyasa şartları bu
kuruluşların akredite olmalarını zorunlu hale getirebilir. Avrupa
Birliğinde gıda laboratuarlarının akredite olmaları zorunlu hale
gelmiş olup onaylanmış kuruluş atamalarında da akreditasyon bir araç
haline gelmiştir.
Zorunluluk olmadığı halde akreditasyon belgesi almış bir laboratuar
olmanın avantajları nelerdir?
Laboratuar akreditasyonu teknik yeterliliğin güvenilir bir
göstergesi olarak hem ulusal hem de uluslararası yüksek saygınlığı
ifade eder. laboratuar akreditasyonu laboratuarların yeterliliğinin
resmi olarak tanınmasını sağlayarak müşterilere güvenilir deney,
analiz ve kalibrasyon hizmetlerini belirleme ve seçmede kolay bir
yöntem sunar.
laboratuarın akredite edilmesi için yapılan işlemler uluslararası
kriterlere göre düzenlenmiş ve standartlaştırılmıştır. Akreditasyon
için kullanılan ortak yaklaşım sayesinde akredite laboratuarlar
tarafından elde edilen sonuçları ihtiva eden rapor ve sertifikalar
uluslararası kabul görmektedir. Bu durum, ülkeler arasında mal
ticaretinin gereksiz deney ve analiz tekrarları ile yavaşlaması
riskini azaltmakta, ilave deney ve analiz masraflarını
azaltmaktadır.
Kaynak :standartkalite.com
|