Sert patronların
devri sona mı erdi?
Liderlik konusunda çalışma yürütenlerin çalışma yerlerinin
işbirliği ve mutabakata dayandığını düşündüğü bir dönemde sert
bir patron olmak önceki dönemlere kıyasla artık daha riskli.
Sert tutumuyla bilinen New York Times editörü Jill Abramson'ın
geçtiğimiz hafta aniden görevinden alınması, modern bir liderin
etkili olabilmesi için tutumunu ne kadar yumuşatması gerektiği
konusunda tartışmalar başlattı.
Kariyer basamaklarını tırmanmak oldukça zor. Ayrıca liderlerin
performansından memnun olmadıkları iş birimlerini kapatmak ve
çalışanları işten çıkarmak gibi bazı kararlar alması
gerekebiliyor.
Yirmi-otuz yıl kadar önce Sunbeam Corp. Başkanı Albert Dunlap
gibi acımasız patronlar yaklaşımlarını yumuşatma ihtiyacı
duymadan şirketlerini yönetiyordu. Stanford Üniversitesi
profesörlerinden Robert Sutton, günümüzde ise bu gibi
taktiklerin ihtiyatla uygulanması gerektiğini söylüyor.
Mr. Coffee, Crock-Pot ve Coleman gibi markaları da bünyesinde
barındıran Jarden Corp. JAH +0.47% CEO'su Jim Lilllie konu
hakkında, "Orta düzey yöneticilerin agresif bir yaklaşım
benimsemesi kariyerlerinde yükselmelerini sağlayabilir ancak yaş
ilerledikçe kişiliğinizi değiştirmeniz gerekiyor,"
değerlendirmesinde bulundu.
Londra merkezli reklam ve pazarlama şirketi WPP şirketinin
CEO'su Sör Martin Sorrell de patronların bir zamanlar kapalı
kapılar arkasında kalan rollerinin sosyal medya ve elektronik
iletişim sayesinde giderek daha da aleni hala geldiğinin
farkında olmaları gerektiğini söyledi:
"Yazdığınız ve söylediğiniz her şeyin The Wall Street Journal'ın
kapağında yer alabileceğini düşünmeniz gerekiyor."
AOL CEO'su Tim Armstrong'un çalışanlarından birini konferans
görüşmesinde kovmasının ardından bir ses kaydı internete düşmüş
ve tartışmalara yol açmıştı. Armstrong daha sonra şirket
yönetimi sırasında 'zor durumlar' yaşanabildiğine dikkat çekerek
özür dilemişti.
Çelişkili biçimde çalışanlar nazik patronları talep etse de aynı
zamanda kendilerini zorlayan liderleri tercih ediyorlar.
Kronos tarafından Eylül ayında yapılan bir ankete katılanların
yüzde 40'ı iyi bir yöneticinin en önemli davranışlarından
birinin 'sevecenlik' olduğunu söyledi.
General Electric GE +1.53% şirketinin eski CEO'su Jack Welch
gibi bazı liderler sert tutumları ile nam salmıştı. Welch,
1980'li yılların başlarında şirketin yöneticisi olduğu dönemde
bazı birimleri deniz aşırı ülkelere taşıması ve binlerce
çalışanı işten çıkarması ile 'Nötron Jack' lakabını almıştı.
Ancak Dartmouth College'dan profesör Sydney Finkelstein'a göre
Welch, bu sertliğini adalet, toplantılarda her düzeyden
çalışanın sorularını cevaplamak ve yaşlarına bakmaksızın
çalışanları terfi ettirmek gibi özelliklerle dengeliyordu.
DeVry Education Group DV -0.40% şirketinde 14 bin çalışanı
yöneten Daniel Hamburger beş-altı yıl öncesine kadar yönetimde
daha otoriter bir yaklaşımın benimsendiğini söyleyerek "Günümüz
dünyasında ise bu durum artık geçerli değil. Zekaya,
güvenilirliğe ve saygıya daha fazla ihtiyaç var," diye konuştu.
Stanford'dan profesör Sutton iş yerindeki itici insanları iki
gruba
ayırıyor: çalışma arkadaşlarını küçük düşüren ve motivasyonunu
düşürenler ve kendi ihtiyaçlarını şirketin ihtiyaçlarının önüne
geçirenler.
Bazı şirketler bu gibi kişilere karşı resmi bir duruş
benimsiyor.
Netflix CEO'su Reed Hastings tarafından yayınlanan kurumsal
kültür sunumunda şirketin iyi çalışan olmasına rağmen bu gibi
kötü özelliklere sahip kişilere ihtiyacı olmadığı savunuldu.
Hastings sunumda bazı şirketler bu kişileri tolere etse de
"takım çalışmasına getirdikleri maliyetin çok yüksek" olduğuna
inandığını ifade etti.
Kadın liderler için ise sert bir tarz benimsemek beraberinde ek
riskler de getiriyor.
Yale School of Management'tan Victoria Brescoll iş yerinde
sinirli kadınların sinirli erkeklere kıyasla daha olumsuz
karşılandığını
söyledi: "Kadınlar sert ve talepkar patronlar olabilirler ama
bunu yine de biraz kibarlıkla yapmaları gerekiyor."
Hewlett-Packard HPQ -0.09% şirketinin CEO'luğunu yapan Carly
Fiorina Compaq Computer Corp. ile birleşme sürecini yönetmişti.
Kadın liderlerin erkeklere kıyasla daha fazla eleştirildiklerini
söyleyen Fiorina, "Giydiğim ayakkabılardan stilime kadar her
şeyim inceleniyordu ve bu işimi daha da zorlaştırdı," diye
konuştu.
Jeffey A. Trachtenberg bu habere katkıda bulunmuştur.
KAYNAK : http://www.wsj.com.tr/article/SB10001424052702303480304579581740778031588.html |