Fatih Türkmenoğlu / Neom: Yarının bugünü
Hayal etmeye ve statükolara karşı gelmeye cesaretiniz
varsa, en çılgın hayaller bile gerçek oluyor. Neom'da gelecek
başlamış bile, hayallerle gerçekler birbirine karışmış ve
insanoğlunun potansiyeli ortaya çıkmış.
Köşem kapanın elinde kalıyor!
Şaka şaka; çok ilgi çektiği doğru, ama bende köşe kaptıracak göz
yok, orası da ayrı mesele.
Ancak
Çok kıskandığım bir olay gerçekleşti geçen hafta. Otuz yılın
gezgini olarak en çok gitmek istediğim yere, eşim Sandy gitti.
Bir pazarlama danışmanı olarak. Yakın geleceğin en çok
konuşulacak ülkesi Suudi Arabistan'ın fütüristik şehri
Neom'daydı.
Okumuşsunuzdur mutlaka, hani meşhur proje "The Line",
multimilyarderleri ağırlamaya hazırlanan Sindalah Adası ve bu
projelerin perde arkası
Neyse, ben uzatmayayım.
Bu hafta hava parası bile almadan, köşemi kiraya verdim. Konuk
yazar Sandy Sialom Türkmenoğlu karşınızda. Ayrıca köşe yazarlığı
tekliflerine de sıcak bakacakmış, benden söylemesi.
Ütopyalar gerçek olsa?
Bu hafta izninizle Fatih'in köşesini ben devralıyorum, çünkü
sizinle paylaşmak istediğim, uzun uzun anlatmak istediğim çokkk
heyecanlı bir yere gittim. Geleceğin olanaklarının sınırsız
olduğu, kapıların halka hâlâ kapalı olduğu çok özel bir yer.
Aslında "yer" demek biraz haksızlık olur, burası hep filmlerde
görüp "hadi canım" dediğimiz, basbayağı bir ütopya.
İnsan cesaretinin, hırsının ve vizyonunun ne kadar büyük olduğu
karşısında küçüldüğüm bir ütopya hem de.
Herkese nasip olmaz, ben bir hayale seyahat edip geldim. Kendimi
'Back to the Future' filminin meşhur zaman makinesi arabasında
50 yıl ileriye gitmiş hissettim.
Evet ya, ben aslında geleceğe seyahat ettim
Her şey o kadar sürreeldi ki, bir an için gerçek olduğuna
inanmakta zorlandım. Kendi hikâyemi yazıyordum sanki, var
olmayan bir hikâye. Saniye saniye, kare kare şekilleniyordu
gözümün önünde.
Yakın zamanda iş için Suudi Arabistan'ın Tabuk şehrine uçmam
gerekti. Konu iş olunca, nedenleri ve nasılları pek
sorgulanmıyor normalde, ama beni bir heyecan basmadı desem yalan
olur. Bir Türk ve Yahudi kadını olarak, taa çölün ortasında, kuş
uçmaz kervan geçmez bir yere gidiyordum. Biliyorum artık
kadınların yarısının başı açık, hatta plajlarda kadın ve erkek
beraber denize bile girebiliyorlar. Ama yine de ben ne
giyecektim, ne yer ne içerdim, nasıl davranmam gerekiyordu;
kafamda deli sorularla atladım uçağa.
NEOM: Geleceğin şehri
Adını Yunanca "Neo" (yeni) ve Arapça "Mostaqbal" (müstakbel)
kelimelerinin ilk harflerinden alan bu dev proje,
birleştirdiğiniz zaman "Yeni Gelecek" anlamına geliyor. Suudi
Arabistan'ın çölde kurmaya başladığı geleceğin, bilim kurgu
filmlerinden fırlamış kılıklı, bir şehir projesi. Bir farkla:
Ütopyalar gerçek değildir, gerçek olamayacak kadar idealdir,
hayaldir. Burası ise mimari çizimleri ile, çölde temel kazan iş
makinaları ile, burada yaşamaya başlayıp çalışan 40 bin kişilik
kadrosu ile, bildiğimiz gerçek!
Bu şehre ulaşmak öyle herkesin harcı değil. Ciddi bir
organizasyon gerektiriyor. Hani eskiden yurt dışı seyahatleri
evvelinde hummalı bir telaş olurdu; koçan koçan biletler
kesilirdi, konfirmasyon faksları havada uçuşurdu, her şey en
ince detayına kadar düşünülürdü, sorgulanırdı, yine de insanın
içi tam rahat etmezdi ya. Benzer durumlar. Dört parkurlu bir
seyahatti. Üç ayrı havayolu ve bir uzun araba yolculuğu; bitmek
bilmedi.
Yazları Bodrum'da yaşadığım için, ilk aşamada merkezi bir yere
ulaşmam gerekiyordu. Meğer Bodrum'dan yurtdışı destinasyonlarına
direkt ne kadar çok uçak kalkıyormuş, şaştım kaldım. Özellikle
Arap Yarımadası'na zırt pırt bir anons var Bodrum Havaalanı'nda.
Benim ilk durağım Emirates Havayolları ile Dubai oldu. Oradan
hop bir uçak daha, bu sefer Fly Dubai Havayolları ile Riyad.
Hadi bakalım ha gayret, son bir uçak daha, Saudia Havayolları
ile iç hatlara seyahat edecek yolcuların bu taraftan
Siz hiç sıcak görmemişsiniz
Pardon, kaptırdım, ne diyordum, ha Riyad'dan da Tabuk'a uçtuktan
ve araba ile çöl ortasında geçen 3 saatin sonunda Neom'a vardım.
Ama bu kadar macera yetmez, kale gibi korunan Neom şehrine giriş
için yüz tarama cihazları, telefona gelen QR kodlu geçiş
izinleri, kapıdan bizi almaya gelen golf arabaları ve
kalacağımız konteynera varış.
Her şey tıkır tıkır işliyor. Üstüne üstlük güler yüz ve
yardımseverlik had safhada. Kim derdi bu kadar uzak bir ülkede,
bu kadar farklı bir kültürün içinde bu denli sıcak bir karşılama
ile karşılaşacağımı. Tabii sıcak derken sadece
misafirperverlikten bahsetmiyorum. Bildiğiniz ya da aslında
bilmediğiniz bir çöl sıcağı. Aman Allahım o ne! Fırınınızı 60
dereceye ayarlayın, kafanızı içine sokun, nefes almaya çalışın,
işte öyle bir şey. (Ben denemedim ama benzer bir his olduğunu
tahmin ediyorum).
Yanlış duymadınız, aynen öyle, otel değil konteyner
Neom henüz var olmayan bir şehir, dolayısı ile otel motel yok.
Kocaman bir inşaat bölgesi ve çalışanlar için kurulan
konteynerlerden oluşan mini bir şehir. Mini derken, Neom'la
kıyaslıyorum. Yoksa burada 40 bin kişi yaşıyor. İtalya'nın Pisa
şehri ile hemen hemen aynı nüfusa sahip. Burada yok yok, ezelden
beri örnek gösterilen, adı Googleplex diye geçen Google ofisi
halt etmiş. Neom ofis şehrinde tam teşekküllü hastane, aileleri
ile gelen çalışanlar için uluslararası bir okul, yüzme
havuzları, bugüne kadar gördüğüm en kapsamlı açık büfenin olduğu
dev bir restoran, süpermarket, hatta çalışanlar için Neom Bay
adında kendi havaalanı bile var. O kadar büyük ki, insanları o
sıcakta bir yerden bir yere yürütmek yerine toplu ulaşım olarak
golf arabalarının çalıştığı duraklar yapmışlar. Ya da ben özel
ulaşım isterim diyorsanız etrafta vızır vızır dolanan çevre
dostu elektrikli scooter'lardan bir tane ediniyorsunuz. Çünkü
burası yüzde yüz yenilenebilir enerji ile çalışan bir yer. Suudi
Arabistan'ın yakın zamana kadar tamamen bir petrol ülkesi
olduğunu düşündükçe kendi kendime gülümsüyorum. Başkalarını
beklemeden kendi bacağına sıkma cesareti ayakta alkışlanır.
Bir "Magnum Opus", yani başyapıt
Pek tabii, ülke ile ilgili karşıt görüş bildirecek olsam neler
yazarım...
O kafanızdan geçen 'ama'ların hepsini ben de biliyorum.
Ama
Bu başyapıtı ayakta alkışlamamak mümkün değil.
Hayal etsenize, yapay zeka ile nano bilimin uyum içinde dans
ettiği, drone'ların zarifçe gökyüzünde yol aldığı, solar
panellerin güneşin sonsuz enerjisini yakaladığı bir yer oluyor
Neom. Burada insanlığın en çılgın fikirleri doğa ile iç içe
geçiyor, daha önce dünyamızın görmediği bir uyum oluşuyor. Adeta
bir medeniyet sıçraması!
Kızıl Deniz ve Akabe Körfezinin hemen dibinde, New York'tan
yaklaşık 20 kat daha büyük, 10 bin kilometrekarelik bir alan
burası. Suudi Arabistan hükümeti buraya 500 milyar dolarlık bir
fon ayırmış. Sıfırlar karıştı değil mi? Zenginlik var, huzur var
işte
Neyse zenginin parası züğürdün çenesini yormadan konumuza
dönüyorum. Neom'un inşaatı bitince, tam tamına 9 milyon insan
ağırlamayı planlıyor.
Şimdilik açıklanan 4 büyük projesi var. Bunlardan ilki Sindalah
Adası. Tamamen "Neo Lüks" olarak tasarlanmış, Suudi Arabistan'ın
ilk süper yat marinasına sahip hayranlık bırakan bir sanat eseri
adeta. Sonra, Oxagon var. Dünyanın en büyük yüzen yapısı. Sanayi
bölgesi olarak şekillenecek. Endüstri 4.0'ın ta kendisi.
Döngüsel ekonomiyi tavana çıkartacak yepyeni bir ekosistemin
temelleri. Bitmedi, Trojena da var. 2600 metre yükseklikte bir
dağ ve Suudi Arabistan'da çölde kar kayağı düşünün. Üstelik suni
kar ile değil, bildiğimiz gerçek kar. Yok artık!
The Line Dikey Şehir
Bir de, tabii ki, şimdiye kadar dünyada en çok yankıyı
uyandıran, The Line projesi var.
The Line!
Şehirleşme ile ilgili bütün bildiklerinizi unutun. Yaşam alanını
kilometre kare değil, kilometre küp ile ölçün. 170 kilometre
uzunluğunda, 500 metre yüksekliğinde, 200 metre genişliğinde
dikey bir şehir burası. Yol yok, araba yok, günlük yaşamın tüm
gereksinimleri 5 dakikalık yürüme mesafesinde tasarlanmış,
toplam alanın yüzde 95'i doğaya ayrılmış. Sonunda bir şehir,
kuruluş aşamasından itibaren insan sağlığı ve keyfini, altyapı
ve ulaşımın önünde tutmuş. Ha bu altyapı kötü mü demek, tam
tersine, bugüne kadar görmediğiniz kadar iyi.
Şehir denen devasa inşaatın dış kaplaması da tamamen aynadan
yapılmış. Şehir var mı yok mu? Anlamıyorsunuz. Tam bir
fütüristik illüzyon. Okumuştum, YouTube videolarını
seyretmiştim, olmazmış gibi geliyordu. Ama gözlerimle gördüm,
temelleri atılmış, inşaat başlamış.
Kaptırdım gidiyorum derken Fatih beni uyardı, 8 bin vuruşu
geçmemem gerekiyormuş.
Yoksa size daha neler neler anlatırdım. Daha basına yansımamış,
genele açılmamış ne projeler var Neom'da.
Şehir değil, yepyeni bir zihniyet burası
Onu anladım Neom'da geçirdiğim bir hafta içinde. Burası yeni
zihniyet, yeni dünya, gelmekte olan gelecek!
Bir de oradayken neyi gördüm biliyor musunuz? Hayal etmeye ve
statükolara karşı gelmeye cesaretiniz varsa, en çılgın hayaller
bile gerçek oluyor.
Neom'da gelecek başlamış bile, hayallerle gerçekler birbirine
karışmış ve insanoğlunun potansiyeli ortaya çıkmış.
Ben şimdiden Neom'u gören çok şanslı 50 bin kişiden biri oldum.
Şehirde yaşam da turizm de 2026 itibari ile başlayacak.
Sindalah'da açılacak olan tam 26 Michelin yıldızlı restorana
rezervasyon yapmak isterseniz, 2 senecik daha sabredin.
Fatih Türkmenoğlu kimdir?
Fatih Türkmenoğlu İstanbul'da
doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden
mezun olduktan sonra New York Üniversitesi'nde 'işletme
diploması' programını bitirdi.
University of Michigan'da bir yıl 'konuk gazeteci' olarak
seminerler verdi. Northwestern Üniversitesi'nde Ortadoğu
bölümünde araştırma yaptı. Kent Üniversitesi'nde 'klinik
psikoloji' yüksek lisansı yaptı. Çeşitli terapi eğitimleri aldı,
almaya da devam ediyor.
Gazeteciliğe 1995 yılında Sabah grubunda başladı. Sabah ve Yeni
Yüzyıl gazeteleri ile Aktüel, Esquire, Cosmopolitan dergilerinde
gezi, izlenim yazıları yazdı, çok sayıda röportaj yaptı.
Kuruluş döneminde ilk özel haber kanalı olarak yayına başlayan
NTV'ye geçti. Beş yıl çalıştığı kurumda hazırlayıp sunduğu
programlarla ödüller kazandı. İzleyen dönemde geçtiği CNN Türk
televizyonunda 13 yıl boyunca gezi programları ve belgeseller
hazırladı ve sundu.
Milliyet, Cumhuriyet ve Hürriyet Seyahat için yıllarca yazı
yazdı. CNN International televizyonu için Türkiye'den uzun süre
haber yaptı.
"Her Perşembe Saat 4'te", "Hayat Gezince Güzel", "Türkiye'de
Görülmesi Gereken 101 Yer", "Amerikan Rüyası Tabirleri", "Üç
Kuruş Fazla Olsun Kırmızı Olsun" adlarıyla beş kitabı
yayımlandı.
Moderatör, sunucu olarak da çalışan, şirket yöneticileri ve
bürokratlara sunum teknikleri ve medya ile ilişkiler konularında
danışmanlık yapan ve TedX konuşmacısı olan Türkmenoğlu, uzman
klinik psikolog olarak da danışan kabul ediyor.
ABD ve
Türkiye'de yaşıyor. Evli ve iki kız çocuk babası.
KAFIAD YAYIN TARIHI : 11-09-2023
KAYNAK : https://t24.com.tr
|