IMF: Türkiye'deki politika değişikliği enflasyonu da kademeli
olarak düşürecek
Uluslararası Para Fonu (IMF) yetkilileri, Türkiye
ekonomisindeki politika değişimini memnuniyetle karşıladıklarını
ifade ederek, ekonomik politika değişikliğinin sürekli ve
tutarlı bir şekilde uygulanmasının hedeflere ulaşmanın anahtarı
olacağını söyledi.
IMF Türkiye Masası Şefi Donal McGettigan ve IMF Türkiye Kıdemli
Daimi Temsilcisi Ben Kelmanson, Türkiye ekonomisine ilişkin 4.
Madde konsültasyonu kapsamında yetkililerle yapılan görüşmelerin
öncü bulgularına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Röportajın başında kısa bir değerlendirmede bulunan McGettigan,
Türkiye'nin ekonomide yaşanan sıkıntılara ilaveten diğer ülkeler
gibi yeni tip koronavirüs salgınının neden olduğu insani ve
sağlık trajedisiyle mücadele ettiğini söyledi.
Salgının ikinci yılına girdiğini anımsatan McGettigan, Türk
ekonomisinin özünde esnek, girişimci ve dirençli olmasına rağmen
iki geniş alanda sürdürülmesi gereken çalışmalara ihtiyaç
olduğunu dile getirdi.
McGettigan, bunlardan ilkinin, belirsizliklerle dolu şoklara
karşı tamponları yeniden inşa etmek olduğunu belirterek,
ikincisinin ise gelecek yıllarda güçlü ve sürdürülebilir bir
büyüme ile istihdam elde etmek için ülkenin ekonomik potansiyel
büyümesini daha da güçlendirmesi olduğunu vurguladı.
Ekonomi politikasındaki son değişimin zamanında yapıldığını ve
memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden McGettigan, "Sıkı ve
sürdürülebilir para politikası uygulaması, fiyat istikrarının
sağlanması ve hem Türkiye'de hem de yurt dışındaki
yatırımcılarda güvenin artırılması için hayati önem taşıyor."
dedi.
Maliye politikasının da salgına yanıt olarak hedefe odaklı ve
geçici destek sağlayarak bunu tamamlaması gerektiğini belirten
McGettigan, bu destekle birlikte salgının hafiflemesi sonrası
Türkiye'nin tarihsel olarak güçlü maliye politikası çapasını
güçlendirmeye yönelik bir mali konsolidasyonu da içermesi
gerektiğini kaydetti. McGettigan, daha önce bahsedilen
reformlara ilaveten ekonomik olarak en kırılgan kesimlerin
desteklenmesini hedefleyen önlemlere, finansal ve finansal
olmayan şirketler kesimi ile iş gücü piyasasına odaklı
reformların teşvik edilmesi de dahil olmak üzere bu aşamada
salgının uzun vadeli olumsuz etki riskini azaltmaya
odaklanılmasının önem taşıdığını vurguladı.
Türkiye ekonomisini yakından takip eden IMF yetkililerine
yöneltilen sorular ve cevapları şöyle
COVID-19 salgını devam ederken küresel ekonomik görünüm
hakkında değerlendirmeniz nedir? Küresel bağlamda Türkiye için
riskler ve fırsatlar neler?
McGettigan: IMF'nin Dünya Ekonomik Görünüm raporunun son
güncellemesi, geçen yılın ardından küresel büyümenin
toparlanmasını öngörüyor. Yeni enfeksiyon dalgalarına ilişkin
endişelere karşı artan aşılamalarla birlikte istisnai
belirsizliklerle dolu bir arka plan eşliğinde küresel ekonominin
2021'de yüzde 5,5 büyüyeceği tahmin edilirken, gelişmekte olan
ülkeler büyümesinin az da olsa daha yüksek oranda gerçekleşmesi
tahmin ediliyor.
Türkiye, virüsün yayılmasını engellemek için aşıların
yaygınlaştırılması için çalışıyor. Bu çabaların başarısı, yıl
boyunca ekonomik gelişmeler için kritik bir itici güç olacaktır.
Memnuniyetle karşıladığımız ekonomik politika değişikliğine para
politikasının sıkılaştırılması ve sadeleştirilmesi, daha önce
alınmış anlık düzenleyici tedbirlerin ele alınması, kamu
bankalarının kredilerinin yavaşlatılması ve Türkiye'nin mali
çapasını koruma kararlılığı da dahil olmak üzere bağlı kalmak
önemli olacaktır.
"Ekonomik politika değişikliğinin sürekli ve tutarlı
uygulanması, hedeflere ulaşmanın anahtarı"
Türkiye'nin COVID-19 salgınına karşı müdahalesini nasıl
değerlendiriyorsunuz? Türkiye'nin politika tepkisi ve ekonomik
etkilerine ilişkin düşünceleriniz neler?
McGettigan: Salgın, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de
ağır ekonomik ve insani zararlara neden oldu. Salgına karşı ilk
politika tepkisi, diğer ülkelerde kullanılan araçlarla benzerdi.
Parasal genişleme, likidite sağlanması, mali destek geçen yılın
3'üncü ve 4'üncü çeyreğinde ekonomide keskin bir toparlanmaya
yol açtı. Nitekim Türkiye, 2020'de pozitif büyüme kaydettiği
tahmin edilen ülkeler arasında yer alıyor.
Başka ülkelerdekine benzer araçlar kullanılsa da Türkiye'deki
politika tepkisi çok daha hızlı para ve kredi büyümesine, daha
az doğrudan mali desteğe dayandı ve bunun sonucu olarak da
Türkiye'nin salgına yanıtı önceden olan kırılganlıkları
şiddetlendirdi. Enflasyon, hedefin oldukça üzerinde seyrediyor
ve artan dolarizasyon, nispeten yüksek ithalat ve finansal
sermaye çıkışları Türk lirasındaki değer kaybını sınırlamak
amacıyla yapılan büyük ölçekli Döviz müdahalesini tetikledi.
Para politikasının sıkılaştırılması ve sadeleştirilmesi, kredi
büyümesinin dizginlenmesi, idari tedbirlerin ele alınması ile
tamamlayıcı maliye politikası memnuniyetle karşılanıyor. Liranın
değer kazanmasını, kredibilitenin iyileşmesini, risk priminin
düşmesini sağlayan bu politika değişikliğinin enflasyonu da
kademeli olarak düşürmesi bekleniyor. Düşük döviz rezervleri,
yüksek dış finansman ihtiyacı ve yüksek yurt içi döviz mevduatı,
ekonominin hala gerek yurt içi gerek yurt dışı şoklara ve
hassasiyetlere karşı kırılgan olduğu anlamına geliyor.
Dolayısıyla kırılganlıklar, tamponlar yeniden oluşturulana kadar
yüksek seviyelerde kalacaktır. Ekonomik politika değişikliğinin
sürekli ve tutarlı bir şekilde uygulanması, hedeflere ulaşmanın
anahtarı olacaktır.
G20 ülkelerinin 2020'deki ekonomik büyüme performanslarına
baktığımızda Türkiye ve Çin, büyüme gösteren ülkeler olarak öne
çıkıyor. Sağlıkta ve ekonomide yaşanan krize rağmen büyüme
kaydeden Türkiye ile ilgili "yanlış" olan neydi?
McGettigan: Güçlü büyümenin iyi olduğunu düşünüyorum. Ancak
ortaya çıkış şekli önemlidir. Daha önce bahsettiğim gibi
Türkiye, salgına diğer ülkelerdekine benzer araçları kullanarak
yanıt verdi ancak bu hızlı para ve kredi büyümesine diğer
ülkelerdekinden daha fazla dayanıyordu. Bu 3'üncü çeyrekte çok
güçlü bir ekonomik toparlanmaya yol açtı ve 4'üncü çeyrekte de
bununla ilgili daha fazla kanıt görebiliriz. Fakat bu aynı
zamanda ithalat, finansman, dolarizasyon ve para birimi üzerinde
baskıya, döviz rezervlerinin kullanımına yol açtı. Bu güçlü
büyümeyle sonuçlandı ancak rezervler yeniden inşa edilene kadar
kırılganlıklar olacak. Bu rezervleri yeniden inşa etmek önemli
olacak. İyi haber; oldukça memnuniyetle karşılanan politika
değişikliği... Bu sürdürülürse tamponların yeniden inşası için
zamanla zemin hazırlanacak.
2022'den itibaren büyüme beklentisi
4. Madde konsültasyonu kapsamındaki görüşmelerin öncü
bulgularının paylaşıldığı son açıklamada IMF, Türkiye
ekonomisine ilişkin 2021 yılı büyüme beklentisinin yüzde 6'ya
yükseltildiğini duyurdu. Bu yukarı yönlü revizyonun arkasındaki
temel motivasyon neler?
Ben Kelmanson: 2021 için büyüme tahminleri yüzde 5'ten yüzde
6'ya yükseltildi. Bu yıla ilişkin büyüme tahmininin büyük bir
kısmı, geçen yılın ikinci yarısında ekonomik faaliyette yaşanan
güçlü toparlanmanın bu yılbaşındaki GSYH seviyesini kısmen
artırarak mekanik olarak 2021'e taşınması ile açıklanabilir. Bu
mekanik geçişe ek olarak, aşının yaygınlaşması ve küresel
büyümede beklenen toparlanma da Türkiye'deki ekonomik faaliyeti
bu yıl destekleyecektir. 2022'den itibaren büyümenin yüzde 3,5
civarındaki potansiyel büyüme eğilimine geri döneceğini tahmin
ediyoruz.
KAFIAD YAYIN TARIHI : 21-02-2021
KAYNAK : www.dunya.com |