Moody's'den 3
soruda Türkiye analizi
Moodys, liradaki değer kaybı sürerken, yatırımcıların
Türkiyeye ilişkin sıkça sorduğu üç soruyu yanıtladı ve gözlerin
yeniden ödemeler dengesi pozisyonuna çevrildiğine dikkat çekti.
Türkiyenin kredi notunu 11 Eylül tarihinde B2 seviyesine
indirip, görünümünü negatif olarak tutan uluslararası kredi
derecelendirme kuruluşu Moodys, yatırımcıların Türkiyenin
kredi risklerine ilişkin sıkça sorduğu bazı soruları yanıtladığı
bir analiz yayınladı. Liradaki baskılar nedeniyle kredi
risklerine ilişkin Sıkça Sorulan Sorular özel ülke notunda
Moodys lirada devam eden değer kaybı, sermaye çıkışlarının
sürmesi ve merkez bankası döviz rezervlerindeki erime nedeniyle
yatırımcıların odağının tekrar Türkiyenin ödemeler dengesi
pozisyonuna odaklandığına dikkat çekti. İşte o üç soru ve
Moodysin bu sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Türkiyenin dış pozisyonu neden risk haline geldi?
Hükümet muhtemel bir ödemeler dengesi krizini bertaraf
edebilmesi için kullanabileceği tamponların neredeyse tamamını
tüketti. Döviz rezervleri şu anda 20 yılın en düşük düzeyinde ve
merkez bankasının (TCMB) döviz swap pozisyonları yıl başından bu
yana neredeyse iki katına çıktı. Müdahalelere rağmen, Türk
Lirası dolar karşısında bu yıl yüzde 25e yakın değer kaybetti.
Bunun sonucunda ani ekonomik düzeltme ve hükümetin bütçesinde
bozulmaya yol açabilecek bir ödemeler dengesi krizi ihtimali
kayda değer oranda arttı.
Bu durum hükümetin şu anda kullanabileceği politika
seçeneklerini daralttı mı?
Türk lirasında ciddi bir değer kaybı yaşanması ilk kez görülen
bir durum değil, ancak sınırlı döviz rezervi ve stres altında
bir ekonomi, daha agresif politika adımları atılmadıkça para
birimi üzerindeki baskıların gevşemesinin çok muhtemel olmadığı
anlamına geliyor. Öte yandan, ülkenin kurumları bu zorluklarla
başa çıkmak konusunda isteksiz veya yapacak durumda değil gibi
görünüyor. Hükümet kredi büyümesine öncelik vermeye devam ediyor
ve TCMB üzerindeki siyasi baskılar reel faizlerin hedeflerin
üzerinde seyreden enflasyona rağmen negatifte kalacağı anlamına
geliyor. Bu yıl döviz piyasasına yapılan müdahalenin ölçeği
lirayı serbest kur rejiminde hareket eden bir para olarak
görmeyi zorlaştırıyor. Bunun sonucunda da ciddi bir ekonomik ve
mali bozulmaya neden olacak ani bir kur değişimi olasılığı kayda
değer oranda artıyor.
Sağlıklı bir mali pozisyon kredi risklerini bertaraf edemez
mi? .
Geçmiş dönemlerde kamu bütçesi Türkiyenin yapısal dış
kırılganlıklarından kaynaklanan kredi baskılarını
hafifletebilmişti. Ancak faiz dışı açığın ve liradaki değer
kaybının hükümetin borç yükünü gelecek yıl GSYHnin neredeyse
yüzde 42sine çıkarmasını bekliyoruz. Dahası, yüksek döviz ve
serbest kur borçlanmasındaki artış, ülkenin kırılganlığını
artırarak yatırımcı güveninde kaymalara neden oluyor. Şarta
bağlı yükümlülüklerin çok büyük ihtimalle kamu bütçesine yük
oluşturabilecek olması ülkenin kredi profilini daha da
zayıflatıyor.
KAYNAK : www.dunya.com
KAFIAD YAYIN TARIHI : 23-09-2020 |