Barış SOYDAN /
Böyle giderse ekonomi yine
duvara çarpacak
TL'nin değer kaybetmesi için gerekli tüm koşullar mevcut:
Enflasyon artıyor, cari açık büyüyor, Merkez Bankası negatif
faiz veriyor, ekonomi küçülüyor, iktidara kimse güvenmiyor...
Küreselleşmenin olumsuz yanlarından biri, bayram-seyran
dinlememesi. Eskiden bayramlarda haber akışı yavaşlar, başbakan
ve bakanlar tatile çıkar, ekonomi tatil moduna geçer, döviz de
ortama uyup uyuklamaya başlardı.
Küreselleşme her şeyi değiştirdi, biz burada bankaları, devlet
dairelerini, dükkanları kapatsak bile yabancılar bayram-seyran
dinlemiyor. Geçen haftada da böyle oldu. Türkiye bayram öncesi
siesta moduna girer, plajlar kalabalıklaşırken, Financial Times,
Reuters, CNBC gibi kuruluşlar arka arkaya Türkiye ekonomisiyle
ilgili alarm çalan haberler yayınladılar. Aynı esnada dolar 7
TL'yi test etti.
İktidara yakın ekonomistler, doların yükselişi için neden
olmadığını, Türkiye'ye "algı operasyonu" çekildiğini söylüyor
ama gerçek farklı. Doların yükselişi sebepsiz değil. Geçen hafta
anlatmaya çalıştığım gibi TL'nin değer kaybetmesi için gerekli
tüm koşullar mevcut: Enflasyon artıyor, cari açık büyüyor,
Merkez Bankası negatif faiz veriyor, ekonomi küçülüyor, iktidara
kimse güvenmiyor...
Bunlar makro nedenler. Ama bir de tetiği çeken kısa vadeli
nedenler var. Bunlar siyasi: Fransa'nın Libya nedeniyle
Türkiye'ye yaptırım istemesi, Akdeniz'deki sondaj restleşmesi
nedeniyle Yunanistan'ın boykot çağrısı yapması...
Nobelli iktisatçı James Tobin'in meşhur bir sözü var: "Döviz
piyasasındaki hareketin büyük kısmı spekülasyon ve spekülasyon
hakkında spekülasyondan ibarettir."
Türkiye hakkında spekülasyon çarkının hızlandığı bir dönemden
geçiyoruz. Bayram haftası Financial Times, Reuters, CNBC,
Bloomberg gibi uluslararası yayınlarda çıkan haberler bunlarla
doluydu. Spekülasyonu en çok yapılan konuların başında, Merkez
Bankası'nın eriyen döviz rezervleri geliyor. Uluslararası
yatırım kuruluşu TD Securities'ten Christian Maggio Reuters'a
şöyle demiş: "Merkez Bankası bu yılki hızla giderse brüt
rezervlerinin tamamını yaz sonu veya sonbahar başında
bitireceğini düşünüyoruz."
Swap'la başka bankalardan borç alınan paralar olmasa Merkez
Bankası'nın rezervlerinin ekside olduğunu sağır sultan bile
duydu. Hâlâ duymayan varsa, Mahfi Eğilmez'in yazısını tavsiye
ederim...
Türkiye'yle ilgili bir başka spekülasyon, kamu bankalarının
döviz açık pozisyonu etrafında dönüyor. Ekonomi yönetimi, dolar
ne zaman 7 TL'ye yaklaşsa kamu bankaları aracılığıyla piyasaya
döviz satışı yapıyor. Christian Maggio'nun "Bu hızla devam
ederse" dediği şey, işte bu. Dolar son olarak geçen hafta 7
TL'yi test etti. Ve Financial Times'a göre kamu bankaları 2
milyar daha dolar sattı.
Amerikan yatırım bankası Goldman Sachs'ın hesabına göre doları 7
TL'nin altında tutabilmek için son bir yılda harcanan para 60
milyar doları buldu. 24 Temmuz itibarıyla üç kamu bankasının
toplam döviz açığı 10 milyar 148 milyon dolara ulaşmış durumda.
Ekonomist Murat Kubilay geçen hafta bu veriye dikkat çekerek,
"Herhangi bir kur artışı halinde büyük kamu zararı oluşabilir ve
finansal sistem çatırdayabilir. Tehlikenin farkında mısınız?"
diye soruyordu...
İktisatçı James Tobin'in sözünü hatırlayalım: "Döviz
piyasasındaki hareketin büyük kısmı spekülasyon ve spekülasyon
hakkında spekülasyondan ibarettir." Görüldüğü gibi Türkiye
hakkında saymakla bitmeyecek kadar spekülasyon var. Türkiye'nin
uçuruma gittiğiyle ilgili endişeler TL'den dolara geçişi
hızlandırıyor. Sanılanın aksine bunun başını Türkiye
piyasasındaki payı zaten azalmış olan yabancılar değil,
sokaktaki vatandaş çekiyor: Yurt içi "yerleşiklerin" bankadaki
döviz mevduatı 24 Temmuz haftasında, bir önceki haftaya göre 5
milyar dolar artarak tarihin en yüksek seviyesine çıktı.
İktidar ekonomide ve siyasette (Sadece ekonomide değil siyasette
de) frene basmaz, kredi pompalamaya ara vermez, dış politikada
atar-gider politikasını tam gaz sürdürürse 2018'in Ağustos
ayında olduğu gibi yine duvara çarpacağız.
KAYNAK : www.t24.com.tr
KAFIAD YAYIN TARIHI : 04- 08- 2020 |