Emre ALKİN/
Yeni normalde bizi neler bekliyor ?
Herkes koronavirüsten (COVID-19) sonraki sürece "hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak" şeklinde yorum yapıyor ama acele
etmeyelim. Akıllı insanlar değişimi görecek, diğerleri
direnecek.
Sebebini açıklamadan önce, şu anki duruma bir bakalım:
Önümüzdeki günlerde sanayi üretim rakamları, kapasite kullanım
oranları, beklenti anketleri ve diğer ekonomiyi ölçmeye
çalıştığımız hassas parametrelerde olumsuz rakamlar ortaya
çıkacak. Bu rakamlara bakarak ekonomi ile ilgili uzun vadeli
öngörülerde bulunmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü şu an
yaşadığımız şartlar yüz yılda bir ortaya çıkan ve belki bir
yüzyıl daha ortaya çıkmayacak şartlar.
Buna rağmen para ve sermaye piyasalarının verdiği tepki 2008
krizine göre oldukça sağlıklı gözüküyor. Bu sebeple 2008'de
18-19 ay sürmüş olan toparlanma sürecinin, bu sefer daha kısa
sürebileceğini söyleyen uzman sayısı artıyor. Sanıyorum hepimiz
yaşanan bu şartların kısa vadedeki etkilerinden çok, uzun vadede
uluslararası ilişkiler, devlet yönetimi, iş modelleri, sosyal
yaşam ve kişisel gelişim üzerindeki değişimlere odaklanmalıyız.
Her şeyden önce birçok iş insanı daha az kişi ile virüsten
önceki randımanı sağlayabileceklerini keşfettiklerini bana ifade
ediyorlar. Benzer şekilde birçok kişi, işlerini evden de idare
edebileceklerini gördüler. Bunun haricinde sosyal yaşamın
etiketlemesi sebebiyle, "sabah kalk-kahvaltı et- giyin-trafiğe
karış-işe git" zorunluluğunun hem zaman kaybı hem de ciddi bir
maddi kayıp yarattığını anlaşılmış durumda. Elbette erkeklerin
iş için evden çıkıp gitmesi, kadınlar için bir nefes alma
fırsatı yaratıyor, tahmin edebiliyorum. Çalışan kadınlar ise iş
ortamında kendilerini daha güçlü hissediyorlar, onu da kabul
ediyorum. Ancak şirketlerin birçok fonksiyonunun evlerden de
yapılabildiği oldukça net bir şekilde ortaya çıktı.
"Nelerin değişeceğini anlamak için istişareye başlamalıyız.."
Elbette bazı sektörlerde hassas bilgilerin firma
bilgisayarlarında ve 'server'larında kalması gerektiği için,
istisnalar olacaktır. Ancak bir süre sonra Wi-Fi sistemlerinin
de, kabul edilmiş güvenlik politikaları çerçevesinde, bu
endişeleri giderecek şekilde evden çalışmaya destek vereceğini
tahmin ediyorum.
Aslına bakılırsa, bu durum istihdam sorunu yaratmıyor aksine
istihdama yeni bir çare üretiyor diyebilirim. Belki de çalışma
mekânlarının çok büyük metre karelere ihtiyaç duymadan aynı
randımanı sağlayacak şekilde tasarlanması mümkün olacak. Dev
binalara ve tesislere ihtiyaç duyulmayacak, belki de spor
müsabakaları bile bu şekilde evrilecek.
Wembley stadyumu gibi 100.000 kişinin yan yana oturacağı yapılar
en baştan tasarlanacak. Şampiyonlar Ligi gibi organizasyonların
maç günü gelirleri hakkında yeni çalışmalar ve çeşitlendirmelere
gitmesi gerekecek. Dijital çağın sayesinde stadyum ortamı evlere
getirilecek ve elbette bunun bir bedeli olacak. Aynı durum
sinema salonları, tiyatrolar ve kitle eğlence modelleri üzerinde
de yaşanacak.
Özetle bundan sonraki süreç daha fazla istihdam ve daha fazla
fiziki ortam üzerinde değil, daha az istihdam ve daha fazla
sanal ortam odağında yaşayacak. Bordroya dahil olmaktansa esnek
çalışma şartları hakim olmaya başlayacak ve serbest çalışanların
sayısı giderek kurumlarda çalışanların sayısını geçecek.
Hatırlarsınız bu durumu daha önceki yazılarımla pek çok kez
paylaşmıştım.
Böylece bankalar ve finans kuruluşlarının da, yeni kurulan
milyonlarca şirket sebebiyle yeni müşterileri olacak. Elbette bu
bahsettiklerim geceden sabaha olmayacak, mutlaka bir süre
geçecek. Ancak geri dönülmez bir süreç olarak karşımıza çıkacak.
Buradan hareketle kurumlarımızın içinde gelecekte işlerimizi
nasıl yürüteceğimiz konusunda eğlenceli ama bir o kadar da ciddi
fikirlerin ileri sürüldüğü toplantılar yapmaya başlamalıyız diye
düşünüyorum.
KAYNAK :dunya.com |