Cumhurbaşkanı Gül:
Moralinizi bozmayın işinize odaklanın
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Ankara'da toplandı. Toplantıya
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da
katıldı. Toplantının onur konuğu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
konuşmasında işadamlarına yönelik "Önümüze başka seçimler var
diye karamsarlığa kapılmamak lazım. Daha önce ortaya çıkarılan
suni krizler, yeni kurallar ve düzenlemeler getirdi. O yüzden
herkesin işine gücüne bakması lazım. Siz moralinizi bozmayın,
işinize gücünüze odaklanın" diye konuştu.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare
Konseyin'de konuşan Cumhurbaşkanı Gül "Şu bir gerçek ki,
Türkiyenin ana motoru özel sektördür. Her ne kadar büyük
sıkıntılar ve demokrasi müdahaleler yaşandıysa da trend bugün
özel sektörü öne çıkartacak şekilde olmuştur. İşadamları eli
taşın altında olan insanlardır. Bu bakımdan sıkıntı ve
başarıları en iyi siz bilirsiniz. Türkiyenin yüksek faizli
dönemleri siz geçmişte yaşamışsınızdır. Onun için birtakım
hususlarda hassas davranıyorsunuz. Türkiye birçok krizden
dersini alarak yoluna devam ediyor." dedi.
HUKUK HERŞEYİN BAŞIDIR
Bugün Türkiyede çeşitli düşünce ve endişelerin var olduğunu
kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, "Bunların hepsinin geçici olduğunu
bilmeniz gerekir. Türkiye böyle bir trendi yakaladıktan sonra
yolu hep yukarılara doğru olacaktır. Hepimizin hedefi daha üst
gelirli bir ülke haline gelmek. Önümüzdeki büyük mesele bu.
Yüksek gelirli ülke olmak için yüksek demokratik standart,
hukukun uygulanmasındaki şeffaflık, hukukun verdiği güvence...
Hukuk her şeyin başıdır." şeklinde konuştu.
Yabancı sermayenin eskiden hukukumuza güvenmediği için
gelmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, "Tabii devlet sistemi
içinde kanunlar bağlayıcıdır. Devlet içinde ayrı devlet
oluşumları kesinlikle söz konusu olamaz. Türkiyede hukukun
herkese eşit uygulanması yüksek gelirli ülke olmanın önündeki en
önemli sınavdır." dedi.
Türkiyenin Avrupa Birliğine (AB) sadece üye olmak için girmek
istemediğini, demokratik hukuk ve ekonomik standardına ulaşmak
amacıyla müzakerelerin yürütüldüğünü kaydeden Abdullah Gül, iş
dünyasında moral ve motivasyonun çok önemli olduğunun altını
çizdi. "Türk ekonomisinin lokomotifi özel sektördür" sözlerine
yer veren Gül, "Seçim ortamların ne kadar gergin olduğunu hep
birlikte yaşadık diyerek sertlik ve gerginliğin Türk siyasi
gelenekte yer aldığını savundu. Gül, "Bunlar sizin moralinizi
bozmaması gerekir. Şimdi biz, önümüze bakmamız lazım.
Cumhurbaşkanlığı seçim var diye telaşa kapılmamız lazım. Siz
moralinizi bozmayın, işinize gücünüze odaklanın. Mahalli
seçimlerde çeşitli itirazlar söz konusu oldu ama itiraz
mekanizması çalıştı. Genel olarak baktığımızda halkın ne kadar
sahiplendiğini görüyoruz. Önümüzde kurallar belli. Herkesin
işine ve gücüne bakması gerekir." dedi.
"İNANIYORUM Kİ, BU SÖYLEDİKLERİMİN
HERKES FARKINDADIR"
İş aleminin başarısının hükümetin olduğu kadar
devletin de başarısı olarak görüldüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı
Gül, "Özel sektör ne kadar gelişirse sizler ne kadar başarılı
olursanız Türkiyenin ekonomik göstergelerinde olumluluk
gelişir. Sizler moralinizi bozmayın. İnanıyorum ki bu
söylediklerimin herkes farkındadır. Önemli olan tartışmaların
kırıcı olmaması. Herkes fikrini söyleyecektir. Düşüncesini
ortaya koyacaktır. Hepimiz yeri geldiğinde düşüncelerimizi ifade
edeceğiz. Muhakkak ki bunlar dinleniyor ve kulak veriliyordur."
şeklinde konuştu.
"HUKUK DEVLETİ VE YARGI BAĞIMSIZLIĞI
AYRILMAZ BİR BÜTÜN"
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Muharrem
Yılmaz, "Toplumu bir bütün olarak kucaklayan yönetim anlayışını;
kuvvetler ayrılığı, özerk kurumlar, idari tasarrufların denetime
açıklığı, yönetimde şeffaflık, hesap verebilirlik gibi
özelliklerle de zenginleştirmeliyiz" dedi.
Yılmaz, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gelişmiş ülkeler
seviyesine yükselmesi için gelişmiş demokrasiye de sahip olması
gerektiğini söyledi.
Toplumu bir bütün olarak kucaklayan, çoğunluğun verdiği yetkiyi
azınlığın haklarını da koruyarak kullanan bir yönetim
anlayışının önemine işaret eden Yılmaz, "Bu yönetim anlayışını;
kuvvetler ayrılığı, özerk kurumlar, idari tasarrufların denetime
açıklığı, yönetimde şeffaflık, hesap verebilirlik gibi
özelliklerle de zenginleştirmeliyiz" ifadesini kullandı.
Demokrasilerin temelinde hukuk ve hukukun üstünlüğünün
bulunduğunun altını çizen Yılmaz, hukuka ve hukuk devleti
ilkesine sımsıkı bağlı olunmasının önemini dile getirdi.
Hukuk devleti ile yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının
birbirinden ayrılmaz bir bütün olduklarını belirten Yılmaz,
şöyle devam etti:
"Yargı kurumunun toplumun mutlak güvenine sahip olarak olarak
çalışması şarttır. Gelişmiş demokrasiler, demokratik kurumları
ve ilkeleri güçlendirmek, bireysel hak ve özgürlükleri
genişleterek garanti altına almak, daha katılımcı sistemleri
oluşturmak için yoğun çaba sarf ediyorlar. Merkezi yönetimleri,
yerel yönetimlerle desteklemenin yollarını arıyorlar. Siyaset
kültürünü geliştirmeyi, siyasi ahlakı yaygınlaştırmayı,
yolsuzluklarla mücadeleyi gönüllü davranış kodları benimseyerek
ve benimseterek sağlıyorlar. Türkiye'nin de buna ihtiyacı
olduğuna itiraz edebilir miyiz? Bunlardan herhangi birini yok
sayarak sağlıklı bir demokrasi kurabilir miyiz? Sağlıklı işleyen
bir demokrasi, toplumda bir arada ve karşılıklı saygı içinde
yaşamanın, 'biz' kavramını yüceltmenin tek yolu değil midir?"
Zaman zaman TÜSİAD'ın "siyaset üzerine çok konuştukları için
eleştirildiğini" belirten Yılmaz, siyaset ve ekonominin aynı
gerçekliğin iki farklı yüzü olduğunu söyledi.
Kendilerinin siyaset yapmış olmak için siyaset yapmadıklarını,
demokrasiyi konuştuklarını anlatan Yılmaz, "demokrasiyi
konuşmanın aynı zamanda piyasa ekonomisini konuşmak anlamına
geldiğini" ifade etti.
"YAVAŞ DEMOKRATİKLEŞME BÜYÜMEK İSTEYEN
ÜLKELERİ KISITLIYOR"
Tarihsel olarak düzgün işleyen, büyüme ve refah üretebilen
piyasa ekonomileriyle başarılı demokrasilerin iç içe geçmiş
durumda olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Yavaş ya da istikrarsız
demokratikleşme hızlı büyümek ve refahı yaygınlaştırmak isteyen
ülkeleri bu hedeflerine ulaşmakta kısıtlamaktadır. Bu tespit,
Türkiye neden yakın geçmişindeki ortalama yüzde 5 gibi büyüme
bandından yüzde 2,4 bandına indi ve neden bir süre daha orada
kalabileceği şüphesinin cevabını da belki içinde barındırıyor"
diye konuştu.
Büyümedeki sert düşüşün birçok teknik ekonomik nedenleri de
olduğuna işaret eden Yılmaz, bunlara bağlı olarak cari açık ve
finansmana ilişkin sorunlar da bulunduğunu dile getirdi.
Söz konusu düşüşte siyasi gelişmelere bağlı nedenlerin de etkili
olduğunun altını çizen Yılmaz, "4-5 yıl öncesine kadar dünyada
demokratikleşme, makro-reform motivasyonu ve AB ile uyum
bağlamında örnek gösterilen Türkiye, bugün tüm başlıklarda
geride kalmış gibi hissediliyor" ifadesini kullandı.
"REFORM İRADESİ EKSİKLİĞİ VAR"
Son yıllarda demokratikleşme iradesinde eksiklik
gözlemlediklerini ve hatta bunu duyduklarını belirten Yılmaz,
"Yavaş demokratikleşmenin ekonomik büyümesi de yavaş oluyor"
dedi.
Ekonomideki yavaşlamanın bir diğer nedeninin de piyasa
ekonomisinin, üzerinde faaliyet gösterdiği hukuk zemininde
oluşan hasarlar olduğunu anlatan Yılmaz, bu yüzden hukuk devleti
dediklerinde aslında siyaset konuşmadıklarının, ekonominin en
temel gereklerinden birine değindiklerinin altını çizdi.
Türkiye'yi düşük büyümeye iten bir diğer nedenin de ekonomide
reform iradesinin eksikliği olduğuna işaret eden Yılmaz, kalıcı
ve yüksek büyümeyi sağlayacak mikro-yapısal reform ajandasına
bir türlü odaklanamadıklarını dile getirdi.
"Başlatılan reformların ya yarım kaldığını ya da uygulama
aksaklıklar yaşandığını" kaydeden Yılmaz, "Piyasaların adil ve
şeffaf çalışmalarını sağlayacak, bağımsız ve düzenleyici
kurumlar da etkilerini yitiriyorlar" değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, iş dünyası olarak dünyadaki gelişmeler karşısında hızlı
tedbir alma gereğini gördüklerini belirterek, Türkiye'nin yüksek
büyüme sağladığı yılların koşullarının hızla ve lehte olmayacak
şekilde değiştiğini ifade etti.
"BÜYÜK FIRSATLARI KAÇIRMA ENDİŞESİ
TAŞIYORUZ"
Küresel ekonominin yeniden yapılanmasının geciktiği ve yeni bir
sistemin oluşturulamadığı bu dönemde teknolojik gelişme ve
yüksek katma değerli mal ve hizmet üretme yarışında ve reform
yapmakta gecikilirse büyük fırsatları kaçırma endişesini
taşıdıklarını aktaran Yılmaz, büyümenin temel motoru olması
gereken imalat sanayisinin son 10 yılda milli gelir içerisindeki
payının yüzde 25'ten yüzde 15'lere düşmesinin, büyümenin
sürdürülebilirliği ile ilgili ciddi
bir alarm sinyali olduğunu düşündüklerini belirten Yılmaz,
şunları kaydetti:
"Ekonominin geleceğini, toplumun refahını piyasa ekonomisinde
görüyorsak, bunu ancak küresel ekonomiye entegre olarak
sağlayabileceğimizi de görmemiz lazım.
Demokrasisi oturmuş, çevresiyle ilişkilerini normalleşmiş,
demokratik ve ekonomisi değerler üreterek büyüyen bir Türkiye'ye
dünyanın ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Kutuplaşmanın yerini
toplumsal mutabakatın almasını sağlamak, diyalog yollarını
açarak enerjimizi kalkınmaya, demokrasimizi derinleştirmeye
harcamak zorundayız.
Seçim barajının düşürülmesinin de toplumsal uzlaşmaya katkı
sağlayacağını düşünüyoruz. Önümüzdeki iki seçimden sonra
seçimsiz geçecek 4 yılın, reformların hayata geçirilmesi ve AB
uyumunun kararlı bir şekilde ilerletilmesi açısından önemli bir
fırsat oluşturduğu kanaatindeyiz. Türkiye'nin başta AB olmak
üzere reform projelerini başarıya ulaştıracak beceriye biri
sahip olduğuna yürekten inanıyoruz. Yakın tarihimizin en önemli
siyasi adımlarından çözüm sürecinin de sonuca ulaştırılabilmesi
umudu taşıyoruz."
"DEVLET YETERLİ YEREL KURALLAR
GELİŞTİREBİLİR"
TÜSİAD YİK Başkanı Erkut Yücaoğlu, son dönemde izlenen Suriye
politikalarının, Türkiye'nin uluslararası camiadan uzaklaştığı
algısını arttırdığını ifade ederek, bunun değiştirilmesi
gerektiğini belirtti.
Seçimlerde kullanılan kutuplaştırıcı üslubun, basını baskılayıcı
tutumun, güvenlik güçlerinin sert müdahalelerinin ve son olarak
Twitter ve YouTube'a erişimin engellenmesinin dünyada olumsuz
bir Türkiye algısı oluşturduğunu anlatan Yücaoğlu, "Devletin,
vatandaşlarını bu zengin haber kaynağından yoksun bırakmadan,
vergilendirme ve kişi haklarına saygı gösterme konusunda yeterli
yerel kurallar geliştirebileceğini düşünüyoruz" dedi
Devlet içinde devlet algısının kabul edilemeyeceğini, her türlü
derin devlet girişimlerinin önlenmesi gerektiğini vurgulayan
Yücaoğlu, bu mücadelenin yargı süreçleri aksatılmadan ve
objektif kriterlerle yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Anayasa Mahkemesi'nin elektronik haberleşme ve HSYK
düzenlemelerine ilişkin son düzeltmelerinin dünya kamuoyunda
olumlu karşılandığına işaret eden Yücaoğlu, ayrıca tutukluluk
sürelerinin indirilmesi, özel yetkili mahkemelerin görevlerine
son verilmesinin son derece olumlu gelişmeler olduğunu belirtti.
Ekonomi alanında ise otomotiv inşaat gibi lokomotif sektörlerde
durguluk görüldüğünü anlatan Yücaoğlu, buna rağmen hükümetin
büyüme hedeflerini değiştirmediğini kaydetti. Yücaoğlu, bu
durumun iç talepteki duraklamaya karşın
büyüme ihracatla mı desteklenecek? sorusunu akıllara getirdiğini
söyledi.
Yücaoğlu, orta vadede Türkiye'nin önündeki riskin orta halli bir
demokrasi ve orta gelir tuzağına yakalanan ülke konumuna düşmek
olduğunu belirtti.
Amerikan Merkez Bankası Başkanının son toplantıdan onra yaptığı
açıklamayla, yüksek teknoloji hisselerinden çıkan fonların,
oldukça uygun duruma gelen gelişmekte olan piyasalara dönüş
yaptığını kaydeden Yücaoğlu, "Türkiye'nin de içinde olduğu
piyasalarda bir an da bahar havası yaşanmaya başladı. inşallah
geçici olmaz" dedi.
Serbest piyasa mekanizmasının ve başta Merkez Bankası olmak
üzere bağımsız kurumların hukuk devletinin güvencesi altında
olmasının önemine işaret eden Yücaoğlu, şunları kaydetti:
"TÜSİAD olarak çözüm sürecine de büyük önem veriyoruz. Bu
sürecin olgun adımlarla sürdürülmesini istiyoruz. Adalete olan
güveni yeniden tesis etmeliyiz. Bağımsız, tarafsız yargı
algısını yeniden güçlendirmeliyiz. Yasama ve yürütmenin
denetlenme fonksiyonunu yargı nezdinde etkin hale getirmeliyiz.
Bütün bunları yaparak ekonomide de demokraside de gelişmemizin
önünü açacağız . Bu süreçte TÜSİAD olarak her türlü desteği
hazırız."
TOPLANTI ÇIKIŞI KILIÇDAROĞLUNDAN
AÇIKLAMA
Toplantı çıkışında gazetecilere açıklama yapan CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu gündeme dair sorulara şu cevapları verdi:
Önemli değerlendirmeler yapıldı. Hukuk devletine yargının
bağımsızlığına Türkiyenin dış politikada yalnız bırakıldığına
dair vurgu yapıldı. Bu değerlendirmelere katılıyorum.
Eğer bir paralel devlet varsa, onunla hukuk içinde kalarak
mücadele edilmesi gerektiği özellikle vurgulandı.
Elbette kimse cebinde görmemeli cumhurbaşkanlığını. Sonuçta
halkın kararı olacak ve halkın kararına ona saygı duyacağız.
Yeni bir Kenan Evrene ihtiyacımız yok.
KAYNAK : http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/26239078.asp |