Trumpın
levhasız yolu /FEHİM TAŞTEKİN
Trump, George W. Bushu bile aşan hesapsızlığıyla belki
Ortadoğuda çuvallamadan Amerikan kurulu düzeninden fren
hamlesiyle karşılaşabilir. Trumpın önüne Suriye ile ilgili
beklediği harekât planlarını koyan Pentagon ve Dışişleri illaki
sahadaki güçlü aktörlere ve faktörlere dikkat çekecektir.
Donald Trump Ortadoğuya ne getirecek? Hiçbir şey net değil ama
sinyaller müdahalenin içerik ve yönteminde bazı değişikliklere
işaret ediyor. Temelde şunu bir kez daha dikte ederek
başlayalım: Günümüz dünyasının en temel sorunu Amerikan
müdahaleciliği! ABDnin el atıp da berbat etmediği, kaosa
sürüklemediği, parçalamadığı ya da parçalamasa da sürekli
müdahaleye açık kırılgan yapılar oluşturmadığı bir yer yok.
Cumhuriyetçilerin, Afganistan ve Irakta başlattıkları
savaşlardan sonra Demokratlar da insani müdahale adıyla bir
sürü yerde açık ya da örtülü savaş yürüttü. Hillary Clintonın
olası iktidarı, Amerikan müdahaleciliğinin katmerlenmesi
açısından çok daha büyük felaketler vaat ediyordu. Peki, Trump
ne vaat ediyor? Terörle mücadele! En netameli vaat! Özellikle de
Irak-Şam İslam Devletini (IŞİD) bitirmekten bahsediyor. Vaadin
bu kısmına kredi açan farklı güçler var. CIAin ılımlılarından
kurtulacaklarını uman bazı Suriyeli yetkililer ya da doğrudan
silah yardımı bekleyen Kürtler gibi
Bir yere kadar haklılar. Trump, görünüşte Rusya lideri Vladimir
Putinin oyun planına uygun bir poz veriyor. Rus stratejisi
Suriyede net bir ayrışma hedefliyor: Silahlı gruplardan siyasi
çözüm sürecini kabul edenleri ateşkesle çatışmasız bir çizgiye
çekip zamanla tamamen pasifize etmek; geri kalanını da ortak
terörle mücadele politikasının hedefine koyup ortadan
kaldırmak.
Rusyanın ABDyi de dahil etmeye çalıştığı planın başarısı
temelde merkezi ya da meşru güçlerle ortaklığı gerektiriyor.
Trumpla birlikte hedefte bir çakışma yaşansa da ABDnin ihtimal
planları yeni komplikasyonlar ve Ruslarla çatışma unsurları
içeriyor. Rusyanın beklediği tarzda Trumpın vekâlet
savaşlarını bitireceğine dair ciddi bir işaret yok. Malum ABD,
IŞİDe karşı önce IŞİDin eski ortaklarını kullanmaya çalıştı.
2014ün sonundan itibaren selefi, ılımlı İslamcı ve ÖSO
unsurlarından oluşan koalisyonun IŞİDle savaşında her iki
taraftan 7-8 bin kişi öldü. Vekillerin vekillerle savaşı, IŞİDi
bitirmediği gibi bu örgüte karşı cephe açan koalisyonda iki sene
içinde radikallerin ılımlıları yutmasının yolunu açtı. Obama
yönetimi, ılımlıların bir efsaneden ibaret olduğunu itiraf edip
bu kez Kürtlerin savunma gücü YPGnin önderliğindeki Suriye
Demokratik Güçleriyle (SDG) iş tutmaya başladı.
Trumpın yaklaşımı, Suriye dosyasında ağırlığın CIAden
Pentagona kayması anlamına geliyor. Pentagon da halihazırda
Kürtlerle birlikte çalışıyor.
Trumpın birincil seçeneği SDG ile operasyonu büyütmek. En
önemli hedef ise IŞİDin merkez üssü olan Rakkayı kurtarmak!
Rakka, Rusyanın doğrudan operasyonlara giriştiği 30 Eylül
2015ten beri ABDyi oyunda tutacak en önemli hedef haline
geldi. Rakkanın kurtarılmasıyla ABD, Suriyenin geleceğini
şekillendirmede elini güçlendirmiş ve Irakta olduğu gibi
ayağını genişçe yer açmış olacak. Yani mesele basitçe IŞİDi
yenilgiye uğratmaktan ibaret değil.
Ne var ki Kürtlere doğrudan silah yardımı Türkiye ile; SDGye
eğitim ve danışmanlık desteğinin kapsamını aşıp Amerikan
çizmelerini sahaya indirmek de ABDyi Rusya ile karşı karşıya
getirebilecek seçeneklerdir. Trump başkanlık yarışı sırasında
bir işadamı kıvraklığı ile Kürtlerle işbirliğini
derinleştirirken aynı zamanda NATO ortağı Türkiye ile çalışmanın
yollarını bulabileceğini söylemişti. Erdoğan içerde kendi
istikbalini Kürt hareketiyle savaşta gördüğü sürece SDGye silah
verilmesi konusunda Ankaranın geri adım atması Trumpın
övündüğü CEO yeteneklerinden fazlasını gerektiriyor! Kürtlerle
işbirliğinin alternatifi, başından beri Rakka seferine Türkiye
ile birlikte çıkmak.
Ancak Trump koltuğa geçinceye kadar, Erdoğanı iyiden iyiye
Putine kaptırdı. Silahlı grupların Halepten çıkarılması,
ateşkes ve Astana süreciyle Türkiyenin artık Rusya ve İranla
çalıştığı yeni bir sayfa açılmış oldu. El Babta Erdoğanın
ABDden beklediği hava desteğini de Rusya verdi. Ankaranın El
Baba girip ardından operasyonu Kürtleri tamamen bloke edecek
şekilde büyütme stratejisi de, öyle anlaşılıyor ki Rusyanın
çok kayıp verdin, sen en iyisi El Babı Suriye ordusuna bırak
komutuyla geri bastı. Bu saatten sonra Trumpın topu o kaleden
nasıl çevireceği merak konusu.
Trumpın, Erdoğanın epey zamandır istediği tampon bölgeyi
hayata geçirme teklifi de artık Ankarada heyecan yaratmıyor.
Dediğim gibi Ruslarla ortaklık hikâyenin akışını değiştirdi.
Beri tarafta Trumpın SDG üzerinden oyunu büyütmesi ihtimali
Rusyayı da Kürtlere yönelik daha vaatkâr olmaya itiyor.
Astanada Suriye anayasasında öngörülen 27 maddelik tadilatla
ilgili taslak bunun bir göstergesi. Rusya, Kürtlerle Şam
yönetimini iki kez Hmeymimde buluşturduğunda masaya kültürel
özerklik ve Suriye Arap Cumhuriyeti ismindeki Arapın
çıkarılması gibi somut öneriler koymamıştı. Masaya getirmekten
imtina ettiği kritik önerileri Astanaya taşıdı. Üstelik
Türkiyenin hatırına Kürtlerin davet edilmediği masaya.
Rusyanın yaptığı, Suriye yönetiminin de hazmetmekte zorlanacağı
bir el yükseltme hareketidir.
Sonuç olarak Trump tampon bölge için çalışmalara başlanması
talimatında olduğu gibi sahadaki aktörlerin tepkilerini dikkate
almadan bir çıkış yaptığı izlenimini veriyor. Ne kadar küresel
güç olursanız olun oyun bozucu faktörler herkes için geçerli.
Rusya, Suriye savaşına katılırken sadece karada değil Hazardan
Karadeniz ve Akdenize kadar geniş bir alanda askeri konuşlanma
içine girdi. Bu stratejik planlama ABDnin karşı hamlelerini
bloke etme amacıyla yapıldı.
Bir diğer bozucu faktör İran. Türkiye ve Rusyanın geliştirdiği
ortaklığın üçüncü ayağında İran var. Üç ülke ortak mekanizma
kurarken Trump dış politikadaki en önemli önceliği İranla
mücadeleye vermek niyetinde. Trumpın selefleri İranla dolaylı
da olsa işbirliğine gitmeden bölgede fazla yol alamayacaklarını
gayet iyi anlamıştı. Iraktan sonra Suriyede de İran siyasal ve
askeri etki kapasitesini genişletti. Trump, George W. Bushu
bile aşan hesapsızlığıyla belki Ortadoğuda çuvallamadan
Amerikan kurulu düzeninden fren hamlesiyle karşılaşabilir.
Trumpın önüne Suriye ile ilgili beklediği harekât planlarını
koyan Pentagon ve Dışişleri illaki sahadaki güçlü aktörlere ve
faktörlere dikkat çekecektir.
KAYNAK : www.gazeteduvar.com.tr
|