Petrol, çelik ve rekabetçi devalüasyonlar üzerinden Ticaret
Savaşları
Sağlıklı bir piyasa ekonomisinde fiyatlar, arz ve talep
koşulları hakkında sinyal verir. Hangi malın, ne kadar, kimler
için ve nasıl üreticileceği kararları bu sinyallere göre
şekillenir.
2008 yılından sonra batanı kurtarmak için para basmak,
fiyatların kıtlık-bolluk sinyali verme özelliğini bozdu.
Fiyatlar, arz ve talep koşulları hakkında yanıltıcı sinyaller
vermeye başladı.
Batılı majör merkez bankaları para bastıkça gelişen ülkeler
hızla büyüdü. Aralarından BRICS ülkeleri öne çıktı. Parasal
genişleme sonsuza kadar devam edecekmiş gibi yatırım yapıldı.
Aşırı kapasite oluştu. Son üç yıl içinde Çin, İngilterenin
(Birleşik Krallık) Sanayi Devriminden bu yana ürettiğinden daha
fazla çelik üretti.* Enerji ve hammade arzı hızla arttı. Sonra
Çin büyümesi yavaşladı. Küresel ticaret azaldı ve fiyatlar
düştü. Fiyat düşüşü gelir etkisi yoluyla emtia ve petrol
ihracatçısı ülkelerin dış talebini azalttı. Sürekli durgunluk (secular
stagnation) konuşulmaya başlandı. Peşinden rekabetçi
devalüasyonlar ve korumacı önlemler gündeme geldi. Süreç halen
duraksamış değil.
Çin, 2014 yılının ilk çeyreğinden bu yana dünyaya petrol
ürünleri, aluminyum ve çelik fazlasını ihraç ediyor.
Aşağıdaki grafik 9 Aralık 2015 tarihli bir Bloomberg** haber
analizinden:
Konumuz petrol ve çelik.
Çinde 2014 ve 2015 yıllarında düşük büyüme ve yetersiz iç
talebe rağmen, devletin mülkiyet ya da kontrolündeki
haddehaneler, dökümhaneler ve rafineriler çelik üretmeye devam
etti. Fiyatlar düştü, ama Çin ihracatı azalmadı. Artan düşük
fiyatlı Çin ihracatının arkasında sübvansiyonlar ve rekabetçi
devalüasyonlar var, denildi.
Ben dahil birçok insan, Çinde 700e yakın emtia üreticisi
şirketin çoğunun EBIT düzeyinin borçlarının faiz ödemelerini
yapmaya yetmediğini söyledi ve sert inişin kaçınılmaz olduğunu
ima etti.
Dünyanın en büyük çelik üreticisi Çinin ihtiyaç fazlası çelik
stokunu dünya piyasalarına boca etmesinden duyulan rahatsızlığı
daha önce Hoşgeldin Ticaret Savaşları başlıklı yazımızla
paylaşmıştık.***
Dünyanın en büyük petrol üreticisi Suudi Arabistanın piyasa
payını kaybetmemek için üretimi kısmama kararı ve bu nedenle
düşen petrol fiyatları, herkesin malumu. Benzer süreç Çin ve
çelik için de geçerli.
G20 Şanghay Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları
toplantısında şu gerçeğin altı çizildi: Para politikasıyla
yapılabileceklerin sınırına gelindi.
Bir itiraf: Ben bu durumu maliye politikasına dönüş çağrısı
olarak algıladım. Yani dahilde alınan vergileri düşürmek ve kamu
harcamalarını artırmak olarak. Oysa çağrı, sübvansiyona ve
rekabetçi devalüasyona karşı ithalde alınan gümrük vergilerini
artırmayı, yani tarife artırmayı da meşrulaştıracak gibi
görünüyor. Daha doğru bir terminolojiyle korumacı dış ticaret
politikası araçlarını.
Bir tespit: Tarife silahı bir kez kullanılmaya başladı mı devamı
gelir. Yani zorlanan sektörler hep ithalata karşı koruma talep
eder, bunun için lobi yapar ve başa döneriz. Yani Uruguay Round
öncesine. Oysa biliyoruz ki korumacılığın küresel ticarete uzun
dönemde etkisi negatiftir.
Unutmayalım küreselleşmenin arkasında Adam Smithin malum şu
önermesi vardır: Piyasa ölçeği genişledikçe işbölümü artar.
Devamını Ricardodan getireyim: İşbölümü arttıkça her ülke
göreli olarak üstün olduğu malların üretiminde uzmanlaşır. Bu da
küresel refahı artırır. O nedenle başa dönmek, küresel ticaretin
daha da düşmesi demektir.
Şurası da doğru: Herkes işin kolayını bulmuş, Çini suçluyor.
Çin de aşırı kapasite küresel bir sorundur, diyerek kendini
savunuyor. Aşırı kapasiteye neden olan parasal genişlemeyi ben
yapmadım, diyerek.
Çinin Yuanı devalü ederek haksız rekabet yarattığı
tartışmasının kökeninde önemli ölçüde çelik ihracatı olduğunu
tespit etmemiz lazım. Dünyada 700 milyon tonluk kapasite
fazlası var. Bunun 425 milyon tonunu başta Çin olmak üzere Asya
ülkeleri üretiyor.
Yukarıda adı geçen yazımızda ABD ve Hindistan, Çinden yapılan
çelik ithalatına daha yüksek tarife planlıyor, demiştik. 1 Mart
tarihinde ABD, Çin dahil bazı ülkelerden ithal ettiği çelik için
tarife yükseltti. Buna Çinin karşılık vermesi bekleniyor. Çünkü
kendisine haksızlık yapıldığını düşünüyor.
Malum çelik ABD doları cinsinden fiyatlanıyor ve Doların
değeriyle ilgili majör merkez bankaları arasında bir ayrışma
var. ECB ve BoJ, Dolar değer kazansın istiyor. Fed ve PBoC ise
bunun tam tersini. Yellenin New York Ekonomi Kulübündeki
konuşmasını hatırlayın. Doların değer kazanması ABD
ekonomisinin büyüme performansını olumsuz etkiliyor, demişti.
ECB neden piyasaların beklentisinin üzerinde bir parasal
genişleme açıkladı? Her zaman verilere bağlıyız diyen Fed neden
Aralık ayındaki şahin tutumundan uzaklaştı? Neden Çin Yuanın
değer kaybını durdurmak için rezerv kaybediyor ve büyüme
modelini ihracattan iç tüketime kaydırma kararı aldı?
Cevap hep aynı çıkmaz sokakta.
AB, Çinin çelik başta olmak üzere düşük fiyatla piyasalara
emtia bocalamasından rahatsız. Çünkü enerji fiyatları ve
sübvansiyonlu Çin ihracatı ECByi %2 enflasyon hedefinden
uzaklaştırıyor. Aynı sorun ABD ve İngiltere için de geçerli.
Çin dünyaya deflasyon ihraç ediyor, denilirken kast edilen şey
bu. Draghinin XXL bazukasının ve Yellenin aşırı güvercin
konuşmasının da bir nedeni bu.
Çin ise Yuanın değer kaybetmesinden bir yandan ihracat artışı
yoluyla istifade ediyor, diğer yandan daha çok kendi emtia
üreticisi şirketlerinin Dolar cinsinden yüksek borcu nedeniyle
sert inişten korkuyor.
Malum Yuan altı ay sonra SDRye dahil olacak. Yuanı sık sık
devalüe etmek, SDRye kabulün önşartlarının ihlali anlamına
geliyor. Öte yandan sert iniş fiyatlayan hedge fonların iştahını
artırmak ve yarattığı finansal türbülanslar nedeniyle dünyanın
eleştirisini almak anlamına da. Her seferinde Çinin ben büyüme
modelini ihracattan iç talebe kaydırıyorum, diye duyuru
yapmasının nedeni de bu esasında. Bir tür savunma yani.
Dikkat: Çelik fiyatları son 10 yılın en düşüğünde!
Bir hatırlatma: Çinden Avrupaya yapılan düşük fiyatlı çelik
ihracatı nedeniyle ArcelorMittal kar tahminini düşürmüş ve kar
dağıtımı kararını askıya almıştı. Hintli çelik devi Tata
Steelin operasyonlarını satarak İngiltereden çıkmaya
hazırlanmasıyla artık şu ürkütücü gerçekle yüzleşmek zorundayız:
Batı, sübvansiyonla desteklenmiş düşük fiyatlı Çin ihracatından
ziyadesiyle rahatsız!
Bu arada: Tata Steel, İngilterenin en büyük çelik üreticisidir.
İngiltere en fazla çeliği Çinden, sonra Almanyadan ithal eder.
Tata Steelin kararı Brexi referandum sonucuna etki yapabilecek
önemdedir. Malum Çine karşı İngiltere, üyesi olduğu ABnin
ortak dış tarifesini uygulamak zorunda. Öyle zannediyorıuz ki
İngiltere, Tata Steelin kararını değiştirmek için elinden
geleni yapacaktır.
Önümüzdeki günler ticaret savaşlarıyla ilgili ilginç gelişmelere
gebedir.
Unutmayın petrol ve çelikten, aynı zamanda savaş sanayinin iki
temel hammadesinden söz ediyoruz.
Birleşik ve savaşmayan bir Avrupa yaratma fikrinin, Avrupa Kömür
ve Çelik Topluluğuyla başladığı hatırlatmasıyla bitirelim.
*
http://news.forexlive.com/!/closure-of-the-tata-steel-plant-in-wales-has-wider-repercussions-for-the-uk-economy-20160403
**
http://www.bloomberg.com/news/articles/2015-12-08/when-it-rains-it-pours-as-china-unleashes-commodity-torrent
***
http://www.bloomberght.com/yorum/vedat-ozdan/1844155-hos-geldin-ticaret-savaslari
Kaynak: http://www.bloomberght.com/
|