VEDAT ÖZDAN /
Piyasalar seçim
sonuçlarını nasıl yorumladı, potansiyel riskler neler?
Türkiye ekonomisi büyüyemiyor!
Son beş yılın zirvesine çıkan (yüzde 11.2) işsizlik oranını
düşürebilmek için yüzde 5'in üzerinde bir büyüme trendine
girmemiz lazım.
15 - 24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı yüzde 20!
Büyüme modelimiz net dış borca bağımlı.
Bu bağımlılığı azaltmak için kalkınma planında tasarruf oranını
yükseltmeyi, enerji ithalatı maliyetini azaltmayı, kadınların
işgücüne katılım oranını artırmayı ve kayıt dışı ekonomiyi
küçültmeyi taahhüt ettik.
Yargı ve eğitim kalitesinde dökülüyoruz!
Yanlış dış politika, net dış borca bağımlı büyüme modelinden
çıkışımızı zorlaştıracak en büyük engellerden birisi.
Evet, seçimlerin sıcak atmosferi sona erdiğinde, bu kez ağır
müsibetlerle güdemimize gelecek olan bu mevzularla uğraşacağız.
Büyümemizi finanse edenler ne düşünüyor, nelere bakıyor, neler
olsun istiyor, bunları takip etmemiz, anlamamız lazım.
Bizim arkamızda kocaman bir Fed ya da Avrupa Merkez Bankası yok.
Seçim sonuçlarıyla ilgili olarak JP Morgan, Goldman Sachs, RBS,
Deutsche Bank, S&P, Commerzbank ve bir dizi banka tarafından
hazırlanan ve daha çok müşterileriyle paylaşılan değerlendirme
bültenlerini okudum. Öne çıkan meseleler şöyle:
"Seçim sonuçları Cumhurbaşkanı AKP ve Erdoğan için kötü haber
AKP, 13 yıldır sahip olduğu mutlak parlamento çoğunluğunu
kaybetti.
AKP oyları azaldı, çünkü Türk seçmeni ekonomi iyi değilse buna
sandıkta olumsuz reaksiyon gösteriyor.
Seçimin sürpriz galibi HDP
HDP ülke genelinde, hayatında ilk kez oy kullanan yaklaşık 1
milyon ve ikinci kez oy kullanan yaklaşık 3 milyon genç insandan
oy aldı.
HDP protesto oylarını topladı.
HDP'nin barajı aşması Batı ile Güneydoğu ve arasındaki ekonomik
gelişmişlik farkının kapanması bakımından iyi haberdir.
Koalisyon hükümetleri demokrasinin doğal sonucu
Koalisyon hükümeti, hiçbir partinin hükümet kurabilecek
çoğunluğu sağlayamaması halinde demokratik bir süreç olan
seçimlerin doğal sonucudur.
AKP'nin dağılma riski var
AKP'nin sağlıklı bir koalisyon hükümeti kurmasının önündeki en
büyük engel Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır.
AKP dışı oyların oranı (yüzde 59) şunu gösteriyor; insanlar bu
ülkede başkanlık sistemi istemiyor.
AKP'nin diğer partilerle koalisyon hükümeti kurması Erdoğan'ın
tutumuna bağlı.
Hiçbir muhalefet partisi Erdoğan'ın etkisinde olan bir AKP ile
koalisyon hükümeti kurmak istemeyecektir.
Önümüzdeki günlerde AKP yönetimi ile Erdoğan arasında seçim
sonuçlarına dair ciddi ihtilaflar gün yüzüne çıkabilir, taraflar
birbirlerini suçlayabilir.
Böyle bir gelişme, koalisyon hükümeti kurma sürecini zora
sokabilir.
Koalisyon görüşmelerini, yolsuzluklar ve Kürt Sorunuyla
ilgili hassasiyetler belirleyecek
MHP'nin seçimlerden önce sık sık dile getirdiği AKP hakkındaki
yolsuzluk iddialarıyla ilgili taahhütlerinin zayıflaması ve Kürt
Sorunuyla ilgili müzakere sürecinin ilerlememesi gibi zorlukları
olmasına ragmen AKP - MHP koalisyonu akla en uygun koalisyon
seçeneği olarak görünüyordu, ancak Bahçeli açıkça buna karşı
olduğunu söyledi.
Demirtaş da AKP ile işbirliğine kapıları kapadı.
Ancak bu tür demeçleri, zor geçmesi beklenen müzakere sürecinin
başında verilen normal tepkiler olarak kabul etmek lazım.
Sonuçta bir şekilde bir koalisyon ya da azınlık hükümeti
kurulacak.
Güçlü bir AKP - MHP koalisyonu bu aşamada en piyasa dostu
senaryo olur
CHP - MHP - HDP koalisyonu da bir seçenektir, ancak bir Kürt
partisiyle Türk milliyetçisi bir parti arasında bir koalisyonu
yürütmek nisbeten zordur.
AKP azınlık hükümeti de bir seçenek
Dışarıdan HDP'nin desteklediği bir AKP azınlık hükümeti Kürt
Sorunun çözümüyle ilgili müzakerelerin devam etmesine hizmet
eder.
Ancak erken seçimin kısa bir süre sonra kaçınılmaz olacağı böyle
bir seçenekte, para politikasının büyümeye destek olması
beklenir ve Merkez Bankasına yönelik siyasi baskı artar.
Düğümü MHP çözecek
Dışarıdan HDP'nin desteklediği bir CHP - MHP azınlık hükümeti de
gündeme gelebilir.
MHP muhalefette kalma kararını değiştirirse AKP - MHP koalisyon
hükümeti veya HDP'nin dışarıdan desteklediği CHP - MHP azınlık
hükümeti de gündeme gelebilir.
CHP - MHP - HDP koalisyon hükümetinde partilerin ortak noktası
AKP hakkındaki yolsuzluk iddiaları ve düşük gelirli grupları
kapsayıcı politikalar olacaktır. Ancak Kürt Sorunu bu seçeneğin
sürdürülebilirliği önündeki en büyük engeldir.
Erken seçim riski var
MHP karar değiştirmezse önümüzdeki 45 gün içinde bir hükümetin
kurlamama ve erken seçim riski var.
Erken seçim kaçınılmaz olursa maliye politikasının gevşemesine
yol açacak seçim vaatleri gündeme gelecek, yapısal reformlar
gündemden düşebilecek.
Önümüzdeki dönemin en önemli gündem maddesi belirsizlik olacak!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkeyi erken seçime zorlayacak mı, AKP bir
koalisyon hükümeti kurabilecek mi, kuramazsa bir muhalafet
partisine hükümeti kurma görevi verecek mi, kurulacak hükümet
istikraralı olacak mı, yeni hükümet ile Cumhurbaşkanı arasındaki
güç savaşını kim kazanacak, AKP birliğini koruyabilecek mi, yeni
hükümetin politikaları ne olacak... bütün bunlar belirsiz.
Uzun sürecek bir belirsizlik dönemi piyasalar için negatiftir
Belirsizlik ve erken seçime gitme ihtimali nedeniyle Türkiye
riski yeniden fiyatlanacak.
Siyasi belirsizliğin devam etmesi, siyasi istikrarla ilgili
kaygıların devam etmesi ve acil yapısal reformların gecikmesi
nedeniyle Türk varlıkları belli bir süre ağır bir fiyat baskısı
altında kalacak.
TL önümüzdeki haftalarda ciddi satış görecek. Merkez Bankası
önümüzdeki aylarda para politikasını sıkılaştırmak zorunda
kalacak.
Belki önce döviz satış ihalelerindeki rakamları artıracak,
piyasalara doğrudan müdahale edecek ve daha sonra da faiz
oranlarını yükseltecek.
Dolar 3 TL'ye çıkarsa Merkez Bankası faiz artırır
Merkez Bankası önümüzdeki haftalarda TL'de artan volatiliteyi
azaltmak için para politikasını sıkılaştırıcı önlemler alacak.
Hükümet kurulamaz ve erken seçim gündeme gelirse Merkez Bankası
TL'deki değer kaybını durdurmak için faiz artımak zorunda
kalacak.
Uzun ömürlü olmayacak bir koalisyon hükümeti seçeneğinde de faiz
artırımı gündeme gelecek..."
Kaynak : http://t24.com.tr/ |