Eczacıbaşı
Rusya'da krizi nasıl avantaja çevirdi?
Rublenin dolar karşısında yüzde 50den fazla değer kaybetmesi
Rusyayla ticaret yapan firmaları da derinden etkiledi. Ancak
krizi fırsata çevirenler de var. Geçen yıl Rusyada seramik
fabrikası kuran Eczacıbaşı Holding, yerel imalatçı olmanın
avantajıyla ciddi sipariş aldı, bir yıllık kapasiteyi doldurdu.
Rublenin dolar karşısında yüzde 50den fazla değer kaybetmesi
Rusyayla ticaret yapan firmaları da derinden etkiledi. Ancak
krizi fırsata çevirenler de var. Geçen yıl Rusyada seramik
fabrikası kuran Eczacıbaşı Holding, yerel imalatçı olmanın
avantajıyla ciddi sipariş aldı, bir yıllık kapasiteyi doldurdu.
Rusyada para birimi rublenin dolar karşısında yüzde 50den
fazla değer kaybetmesi bu ülke ile ticaret yapan firmaları
derinden etkiliyor. Türkiyede turizmden tekstil ve gıdaya kadar
pek çok sektörde krize çare arayışları devam ederken, Rusyada
seramik fabrikası kuran Eczacıbaşı Holding, yerel imalatçı
olmanın avantajı ile bir yıllık kapasiteyi doldurdu. Eczacıbaşı
CEOsu Erdal Karamercan, Rusyada yaşanan krizi Vitra için
avantaja çevirdiklerini belirtti. Bu yatırımı iyi ki yapmışız
diyen Karamercan, Rusyada ithalat yapan firmalar batma
noktasına geldi. Avantaj o ülkede yatırım ve üretim yapan
firmaların eline geçti. Bizim üstünlüğümüz o ülkede yatırım
yapmamız oldu. Rublenin değer kaybı sebebiyle pazar kaybetmedik.
Türkiyeden ihracat yapıyor olsaydık, kur oynaklığı sebebiyle
zorlanırdık. ifadesini kullandı. Eczacıbaşından kendileri
adına fason imalat talebinde bulunan dünya devleri de olmuş.
Bünyesinde Vitra, Artema, Burgbad, Engers ve Villeroy&Boch gibi
dünya markalarını barındıran Eczacıbaşı, sahasında dünyanın en
büyük fuarı olarak gösterilen ve 2 bin 400 üreticiyle 200 bin
profesyoneli bir araya getiren Frankfurt ISH Fuarında gövde
gösterisi yaptı. 1985 yılında 15 metrekarelik stant ile fuara
giren Eczacıbaşı, 30 sene sonunda standını 2 bin metrekareye
yükseltmeyi, dünya markaları ile tasarım ve kalitede yarışır
hale gelmeyi başardı. Fuarda gazetelerin ekonomi editörlerinin
sorularını cevaplandıran Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Bülent Eczacıbaşının anlattığı anekdotlar esasında
Türkiyede topyekûn sanayinin serüvenine dâir ipuçları verdi.
1970lerin sonunda Eczacıbaşı seramik fabrikasında yöneticilik
yaptığı dönemde İtalyaya kalıp satın almaya geldiğini aktaran
Eczacıbaşının şu sözleri nereden nereye! dedirtecek kadar
etkileyici: O dönem yeni tasarım yapma durumumuz yoktu. Ancak
İtalyanların artık üretimden kaldırdıkları kalıpları satın
alarak üretim yapabiliyorduk. Lavabo kalıbı almak için İtalyaya
gitmiştim. Grup, sektörde söz sahibi olmak için ciddi emek sarf
etti. Toplam kalite hareketi başlatıldı ilk olarak. Tasarım ve
katma değer arasındaki ilişkinin keşfedilmesiyle Bilecik Bozüyük
fabrikasında tasarım ve Ar-Ge merkezi kuruldu. Bunları
taçlandıracak bir adım atıldı ve dünyaca ünlü tasarımcılarla
çalışmaya başlandı. Bülent Bey gelinen noktayı, Artık
rakiplerde olmayan en yeni ürünleri biz yapıp Avrupaya
satıyoruz. sözleri ile özetledi. Mükemmelliğe giden yolda
tamam, oldu sözüne yer yok. Bülent Bey, bu kadar mesafe
almalarına rağmen sürekli öğrenmeye davet eden şu suali tevcih
etti: Bu noktada eksik nedir? Cevabı yine kendinden aldık:
Karşımızda 100-200 yıllık markalar var, marka satın almak bir
yol ama çok fazla imkân getirmiyor. Çünkü devler birleşirken
küçük marka satın almak fazla katkı sağlamıyor. Rakiplerin
birleşmesi karşısında bizim marka ve pazarlamadaki eksikleri
gidermemiz gerekiyor.
Bülent Beye Türkiyede gündemden düşmeyen bin odalı Saraya
ürün satıp satmadıklarını da sorduk. Beştepedeki yeni
Cumhurbaşkanlığı sarayının karo seramik ve vitrifiyelerini
vermek istemiş grup. Saray, vitrifiyeler için Vitra ürünlerini
tercih etmiş. Fakat karo seramik olarak başka marka ya da
markalar kullanılmış.
İlk standı kendi ellerimizle kurduk
Standı gezen CEO Erdal Karamercan 1985 yılında ilk olarak 15
metrekarelik bir stant ile fuara katıldıklarını anlattı.
Karamercan, o günlere ait hatırasını şöyle paylaştı: O gün
standımızı kendi ellerimizde yaptık. Çimento ve malalar ile
içeri girdik. Herkes bizi şaşkın gözlerle izlerken, standımızı
inşa ettik. Ben de çalıştım. Her müşteri Nereden
katılıyorsunuz? diye soruyordu. Türkiye dediğimizde çok
şaşırdılar. Almanyaya ilk ihracatımızı saman üstünde yaptık.
Ardından palet kullanmaya başladık. Diyeceğim şu; büyük bir
başarı hikâyesine imza attık. Bir zamanlar ellerimle inşa
ettiğim stant şimdi dünya devleriyle yarışır büyüklüğe geldi.
kaynak : http://haberrus.com/economics/2015/03/14/eczacibasi-rusyada-krizi-nasil-avantaja-cevirdi.html
|