Yaşar Kemal
hayatını kaybetti
Bir süredir hastanede tedavi gören usta yazar Yaşar Kemal
hayatını kaybetti. Kürt sorununa ömrünü adayan yazar sürecin
tarihi gününde vefat etti.
Türkiye 'nin dev yazarı Yaşar Kemal, tedavi gördüğü hastanede
hayatını kaybetti. 14 Ocak 2015'de solunum yetmezliği nedeniyle
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan
Yaşar Kemal yoğun bakımda tedavi altına alınmıştı. Yapay solunum
desteği uygulanan Kemal'in, çoğul organ yetersizliği de ortaya
çıkmıştı. Kemal tedavi altına alındıktan 1.5 ay sonra bugün 92
yaşında hayatını kaybetti.
Yazar Yaşar Kemal'in hayatını kaybetmesinin ardından, siyasiler
hastaneye gelerek Kemal'in ailesine ve yakınlarına taziye
ziyaretinde bulundu. Hastaneye gelen ilk isimlerden Turizm
Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, CHP Genel Başkan
Yardımcısı Gürsel Tekin ile CHP Milletvekili Şafak Pavey,
Kemal'in eşine ve yakınlarına başsağlığı dileğinde bulundu.
KENDİLERİNİ KAYBETTİK
Yaşar Kemal'in ölümüyle ilgili açıklamalarda bulunan İ.Ü.
İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Mehmet Akif
Karan, Kemal'in hastalığının son dönemde gittikçe artığını
hatırlattı. Karan, Yaşar Kemal Beyefendi bugün saat 16:46
itibariyle maalesef vefat etmiştir, kendilerini kaybettik.
Biliyorsunuz, karaciğer hastalığı vardı. Üzerine eklenmiş olan
enfeksiyon sebebiyle ortaya çıkmış çoklu organ yetersizliği
tablosu söz konusuydu. Yoğun bakım ünitemizde 14 Ocak'tan bu
yana tedavi görmekteydi. Çoklu organ yetersizliği dediğimiz
zaman solunum sistemi, dolaşım sistemi, kalp ve damarlar, böbrek
ve diğer organların etkilenmesi söz konusu. Bu süreçte günlük
olarak bilgilendirdiğimiz gibi yapay solunum desteği ve diğer
tedaviler yapıldı. Fakat giderek ortaya çıkan hastalıkları
sebebiyle bugün saat 16:46'da kendilerini kaybettik. Kendisine
rahmet diliyorum. Değerli ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve
tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum" dedi.
KONUŞMASI BOYUNCA DOKTORUN ELİNİ BIRAKMADI
Ardından söz alan Yaşar Kemal'in eşi Ayşe Semiha Baban, usta
yazarın 40 günü aşkın bir süredir hastanede tedavi altında
olduğunu hatırlattı. Baban, gazetecilere açıklamalarda bulunduğu
sırada duygulu anlar yaşadı. Konuşması boyunca Yaşar Kemal'in
tedavi süresince yoğun bakım ünitesindeki doktoru Lütfü
Telci'nin elinden tutan Baban, Hepimizin başı sağolsun.
Başından beri medyanın büyük bir ilgi, sevgi ve saygıyla
izlemesi çok memnun etti ve her şeyden önce meslektaşınız olan
Yaşar Kemal'in de çok gurur duyacağı bir şeydi. Ben bugün burada
sadece teşekkür etmek için varım. 40 günü aşkın bir süredir
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde olabilecek en iyi bakım,
sevgi ve saygıyla yolcu ettik. Çok teşekkür ederim" diye
konuştu.
ÇELİK: TÜRKİYE VE İNSANLIK BUGÜN EKSİLDİ
Hastaneye gelerek Yaşar Kemal'in ailesine başsağlığı dileğinde
bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ise, Türkiye çok
büyük bir değerini kaybetti. Türkiye ve insanlık bugün eksildi.
Yaşar Kemal milletimizin ortak değeridir, Anadolu'nun gür
sesidir. Bütün bu hastalığı süresince bütün Türkiye büyük bir
saygıyla, dualarıyla ona olan saygısını ve hürmetini gösterdi.
O'nun büyüklüğünü anlatmaya gerek yok. O'nun büyüklüğünü, hayatı
boyunca ona gösterilen saygı zaten açık bir biçimde ifade
ediyor. Bu hastalığı müddetince de bütün Türkiye'nin gözü
buradaydı. Ailesinin, yanında olmaya çalıştılar. Gereken ihtimam
gösterilmeye çalışıldı. Hepimizin gözü, kulağı buradaydı" diye
konuştu.
"TÜRKİYE'NİN VE İNSANLIĞIN BÜYÜK DEĞERİNİ KAYBETTİK"
Yaşar Kemal'in Türkiye için önemli bir değer olduğunu
vurgulayan Bakan Çelik, Sevgili dostları sürekli yanındaydılar.
Sizler, ilgi ve alakayı gösterdiniz. Hem Türkiye'nin hem
insanlığın büyük bir değerini kaybettik. Hakikaten acımız çok
büyük. Allah rahmet eylesin dedi. Çelik, ayrıca Yaşar Kemal'in
cenaze töreninin Pazartesi günü yapılacağını belirtti.
TÜRKİYE'NİN BAŞI SAĞ OLSUN
Ardından söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin
ise Türkiye'nin başı sağ olsun. Dünya çok büyük bir değerini
kaybetti. Yaşar Kemaller çok kolay yetişmiyor. Türkiye'nin ve
dünyanın başı sağ olsun. Çok önemli bir şahsiyetti diye
konuştu.
44 YILLIK DOSTUMU KAYBETTİM
Sanatçı Zülfü Livaneli, Yaşar Kemal'in ölümünden sonra ailesine
başsağlığı dilemek için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi'ne geldi. 44 yıllık dostunu kaybettiğini söyleyen
Livaneli, Yaşar Kemal'in Türkiye'nin bölünmemesi için dimdik
duruş sergilediğini aktardı.
Kemal'in ölümünden sonra ailesine başsağlığı dilemek için
sevenleri hastaneye akın etti. Hastaneye gelen ünlü sanatçı
Zülfü Livaneli, Yaşar Kemal'in eşi Ayşe Semiha Baban'a
başsağlığı dileğinde bulundu. Çıkışta açıklama yapan Livaneli,
dünya basının da büyük ilgisi olduğunu belirtti. Zülfü Livaneli,
Ben bugün 44 yıllık dostumu kaybettim. En yakın dostumu
kaybettim. Ama aynı zamanda yalnız Türkiye'de değil, insanlık
çok büyük bir evladını kaybetti. Yaşar Kemal öyle kolay kolay
rastlanacak, kolay kolay yetişen bir insan değildi. Hem
romanıyla hem de sanatıyla bütün dünyada ve kendi ülkesinde çok
büyük bir şekilde benimsendi. Ama sadece romancılığıyla değildi
hayatı Yaşar Kemal'in. Ömrü boyunca bu ülkenin bölünmemesi için,
bu ülkenin daha güzel günler görmesi için, bu ülkede sömürü
olmaması için, emekten yana emekçiden yana, barıştan yana ve
kardeşlikten yana dimdik bir duruş sergiledi. ifadelerini
kullandı.
Yaşar Kemal'in hayatında hiç bir leke olmadığını söyleyen
Livaneli, şunları söyledi: Bu duruşundan da hiç taviz vermedi.
En çok düşündüğü şey, son gününe ve son anına kadar Türkiye idi
ve Türkiye'nin halkıydı. Dolayısıyla hepimizin başı sağ olsun.
Dünyanın her yerinden mesajlar geliyor. Bütün dünya basını da
sizin gibi ilgi gösteriyor, başta Newyork Times olmak üzere. 60
yıl oldu İnce Memed yayınlanalı. 60 yıldır Türkiye neler geçirdi
ama İnce Memed ve Yaşar Kemal dimdik ayakta kaldı. Bundan 60 yıl
sonra da çocuklarımız torunlarımız onu okumaya devam edecekler.
Bir devir kapan amam kitaplarıyla yaşamaya devam edecek.
YAŞAR KEMAL'İN EŞİ AYŞE SEMİHA BABAN HASTANEDEN AYRILDI
Yaşar Kemal'in vefatının ardından hastanede başsağlığı
dileklerini kabul eden Ayşe Semiha Baban, yakınları tarafından
özel aracına bindirilerek hastaneden ayrıldı
YAŞAR KEMAL KİMDİR?
Yaşar Kemal, 1923 yılında Gökçedam, Osmaniye'nin Gökçedam
köyünde doğdu.
Türk edebiyatının en önde gelen yazarlarından biridir. İlk öykü
kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı
İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık
kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki
baskısı yüz kırktan fazladır.
Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve
masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir.
Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.
ÇOCUKLUĞU
Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak
aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye
ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden
dünyaya geldi.Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt
ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde Kürtçe,
köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan
dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam)
köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne
tanık oldu. Ortaokul döneminde çeşitli işlerde çalıştı.
Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941),
Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai
Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde
öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda
ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük
yaptı.
SANAT HAYATI
1978 yılında yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına
ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula
başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını
belirtti.İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok
iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat"
çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:
"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar
diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek
çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde
bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle
Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi
iyice anımsıyorum."
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı
ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan
derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi
tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis
Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken
yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde
yayımlandı.
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar
Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı.
1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da
yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.
1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54te
bitirdi.Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan
amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir
söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun
eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan
biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya
bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda
Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden
ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk
İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken
hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini"
yaptı.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek
öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya,
Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
SİYASET
17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir.1961
Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de
katıldı.Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen
Kemal,TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi.
1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye
ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol
modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:
"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70
yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz
bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı,
politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel
bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu
çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok
etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek
için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler
tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir;
bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp
sayarım."
TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini
yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden
kopmasına bağladı.Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de
çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu
1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.
KAYNAK : http://www.radikal.com.tr/ |