VEDAT ÖZDAN /
Yunanistan
sorununda kim boyun eğdi?
Çipras öncesinde Yunanistan zor dönemlerden geçti. Ülke
ekonomisi Troyka ve uluslararası derecelendirme kuruluşlarının
politika önceliklerine göre yönetildi. Bu politikalar
Yunanistanda başarılı olamadı. Yunanistan ekonomisi son yedi
yıldır hiç büyümedi, hep küçüldü.
Çipras, kreditörlere güvence veren tasarruf ve finansal istikrar
odaklı önlemler yerine Yunan halkının ve ekonomisinin acil ve
insani ihtiyaçlarına öncelik veren radikal önlemler vaat ederek
iktidara geldi. Bu önlemleri iki grup altında toplayabiliriz:
1) Kurtarma anlaşması çöpe atılacak ve Troyka ile muhtatap
olunmayacak.
2) Kurtarma anlaşmasının neden olduğu insani krizi çözmek
amacıyla sosyal devleti öne çıkaran, büyüme ve istihdam
sağlayıcı Keynesyen politikalara dönülecek.
Dün Eurogroup toplantısı geçici bir anlaşmayla sonuçlandı.
Süreçten ve anlaşma metninden çıkardığımız sonuçlar şunlar:
1) Yunanistan mevcut kurtarma anlaşmasını (Master Financial
Assistance Facility Agreement) 6 ay süreyle uzatmak istedi, ama
Almanyanın itirazı nedeniyle 4 ay süreyle (haziran ayı sonuna
kadar) uzatabildi. Hatırlatalım: Yunanistan hükümetinin temmuz
ayı ve ağustos aylarında toplam 6,7 milyar avro tutarında ECBye
tahvil ana para borç ödemesi var.
2) Uzatmanın bir amacı, kurtarma anlaşmasını başarlı bir şekilde
tamamlamak ve müzakereler sırasında yaşanacak stresin Yunan
ekonomisine, özellikle de finans sektörüne daha fazla zarar
vermesini önlemek.
3) Bir diğer amaç; köprü ifadesiyle mevcut anlaşmanın yerine,
Yunan halkının ihtiyaçlarına daha fazla cevap veren kısmen
ve/veya şeklen yeni bir anlaşmayla ilgili uzlaşma zemini
yaratabilmek için Yunanistana zaman kazandırmak.
4) Yunanistanın borçları silinmeyecek ve ödeme koşullarında
(vade, faiz) bir değişiklik yapılmayacak.
5) Yüzde 4,5 faiz dışı fazla oranı, 2015 yılı koşulları dikkate
alınarak bir miktar aşağıya çekilebilecek.
6) Yunanistan pazartesi gününe kadar mevcut kurtarma anlaşmasına
dayanarak bir reform listesi ve aksiyon planı hazırlayacak.
7) Reform listesi ve aksiyon planı pazartesi günü görüşülecek ve
uygun bir başlangıç noktası olduğu hükümüne varılırsa, uzatma
kararının hafta içinde bazı ülke (Örneğin Almanya, Finlandiya)
parlamentolarından geçmesi gerekecek.
8) Mevcut kurtarma anlaşmasının yerine geçecek yeni bir
programa başlangıç noktası olmak üzere Yunanistanın
hazırlayacağı reform listesi ve aksiyon planı üzerinde yapılacak
ayrıntılı teknik çalışmalar en geç nisan ayı sonuna kadar
bitirilecek.
9) Yeni muhataba Troyka değil Kurumlar denilecek, ama IMF aynı
etkinlikte Kurumlar içindeki varlığını sürdürecek.
10) Kurumlarla müzakere edilerek hazırlanacak yeni program
üzerinde mutabık kalınması halinde Çiprasın çöpe atacağım
dediği ve 4 ay uzatılan kurtarma anlaşması haziran ayı sonunda
nihayete erecek.
11) Yeni program hazırlanıncaya kadar Yunanistan mevcut
kurtarma paketine aykırı tek taraflı aksiyon almayacak ve her
aksiyonunda ekonomik iyileşmeyi, mali hedefleri ve finansal
istikrarı gözetecek.
12) Yunanistan süresi uzatılan kurtarma programına uyacak ve
durumun Kurumlar tarafından tasdiki ve Eurogroup onayıyla
ESFSten kalan son kredi dilimini ve ECBden olan kâr payı
hakkını alabilecek.
13) Geçici anlaşmayı Berlinde savunmak, Atinada savunmaktan
daha kolay olacak.
Toparlayacak olursak: Yunanistan da, Troyka da Yunanistan
ekonomisinin büyümesini ve toparlanmasını istiyor.
Yunanistandaki yeni hükümet ben bu işi mevcut anlaşmayla
yapamam dedi. Karşı taraf da nasıl yapacaksın o zaman gel
anlat dedi. Cuma günkü anlaşma o nedenle geçici bir anlaşma.
Pazartesi günü Yunanistan nasıl yapacağını anlatacak. Sunacağı
reform listesi ve aksiyon planına Kurumlar bakacak ve tamam
derlerse yeni bir süreç başlayacak. Bu süreç içinde Çipras
hükümeti, seçmenlerine ve hükümet üyelerine anlatmakta
zorlanacağı ve esasen pek de eskisinden farklı olmayan
taahhütlerde bulunmak zorunda kalabilecek. İş zor anlayacağınız.
Çünkü ortada iki orta yol arayışı var. İlki Yunanistan ile
Kurumlar arasında. İkincisi Syriza ile hükümet ortakları ve
seçmenleri arasında.
Gelelim yazımızın başlığına. Henüz yeni programı bilmiyoruz. O
nedenle mevcut olanla karşılaştırma yapmak mümkün değil. Ancak
dünkü toplantı sonrasında Bu anlaşmanın arkasında dururum
diyen Alman Maliye Bakanı ve muhatabına göre daha kaygılı olan
Yunan Maliye Bakanı'nın aşağıdaki sözleri, henüz bitmemiş olan
süreçle ilgili önemli ipuçları veriyor:
Yunanistan Maliye Bakanı Yannis Varufakis: Şu andaki en büyük
endişemiz bu reformları (pazartesi günü sunacakları VÖ.) hayata
geçirip geçiremeyeceğimiz. Bu da büyük bir milli bahis...
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble: İktidarda olmak
gerçeklerle yüzleşmek demektir. Gerçekler maalesef her zaman
hayaller kadar sevimli değildir.
Kaynak : http://t24.com.tr/
|