Kafkas
Atlantisi-300 Yıl Süren Savaş Türkçeye Çevrildi
Rus yazar Yakov Gordinin Kafkas Atlantisi-300 Yıl Süren Savaş
/ Кавказская Атлантида. 300 лет войны isimli kitabı Türkçeye
çevrilerek kültürümüze kazandırıldı.
Kendisini elli yıldır tarihle uğraşan bir edebiyatçı olarak
nitelendiren Musevi asıllı Rus yazar Yakov Arkadyeviç Gordinle
ilgili, kitapta yer alan bilgi yazısında, halen bir derginin
redaktörlüğünü yapan yazarın asıl uğraş sahasının sağlam
belgesel temellere dayanan tarihi romanlar ve tarih konulu
kitaplar/makaleler olduğu anlatılıyor. Yazıda ayrıca
Rus-Kafkas Savaşını tüm yönleriyle ele alan, üstelik neden böyle
oldu, başka türlü bir çıkış yolu var mıydı? sorusuna da cevap
arayan böyle bir çalışmanın şimdiye kadar hiç yapılmadığı
vurgulanarak, kitapta insanlık ailesinin çok özgün bir parçası
olan Çerkes kültürünün, tarihin girdabında nasıl yitip
gittiğinin anlatıldığı belirtiliyor.
KAFFED Abhazya Çalışma Grubu ile Abhazyanın Dostları Grubunun
katkılarıyla basılan bu değerli eseri Türkçeye çeviren isim ise
Uğur Yağanoğlu.
Kafkas Atlantisi hakkında daha fazla bilgi edinmeniz için,
kitabın önsözü ve Türkçe yayın editörlüğünü yapan Sezai
Babakuşun kitapta yer alan bilgi notunu aşağıda sizlerle
paylaşıyoruz:
KAFKAS ATLANTİSİ - 300 Yıl Süren Savaş
ÖNSÖZ
Rusya-Kafkasya dramı tarihimizdeki en göz alıcı ve en acı
dramlardan biridir. Kaynağı I. Petronun İran seferine kadar
giden (1722 yılı), XIX. yüzyılda altmış yıl süren ve XX. yüzyıl
sonunda güçlü bir yeraltı nehri olarak yüzeye çıkan bu müthiş
savaş, pek çok bakımdan Rusyanın kaderini tayin etti.
Kafkasyanın fethine bizzat katılan ve fethin tarihini yazan
Rostislav Fadeyev, 1860 yılında şöyle yazıyordu:
Toplumumuzun geniş çoğunluğu devletin bu inatçı, bu kadar kurban
pahasına dağları itaat altına alma mücadelesindeki amacın
farkında bile değil.
Bu ahval günümüzde de pek değişmiş olmasa gerek. Bu kitap, Rusya
tarihinin hala nihayete ermemiş bu en uzun savaşının bariz ve
örtülü sebeplerinden, nevi şahsına münhasır bir insan soyu olan
Kafkaslı Ruslarla, gene kendi ölçülerinde benzersiz olan
Kafkas dağlıları arasında bu savaşın doğurduğu, ve ortak bir
trajediye sürüklediği paradoksal münasebetlerden bahseder.
Mitolojik Atlantis iz bırakmadan yitip gitmişti. Kafkas
Atlantisinin
- Kafkas medeniyetinin ve savaşının bu esrarengiz kıtasının-
canlı konturlarını hala çıplak gözle görebilmekteyiz. Sadece
entelektüel nazarı odaklamak lazım, o zaman pek çok şeyi görecek
ve idrak edeceğiz.
TÜRKÇE YAYIN EDİTÖRÜNÜN NOTU
İnsanlık tarihinin en uzun ve en yıkıcı savaşlarından biri
Kafkasyada yaşandı. 1700lerin başından itibaren Rusya
İmparatorluğunun kısmi askeri harekatlarıyla başlayan, 1800ler
boyunca tüm Kafkasyayı içine alacak bir ateşe dönüşen ve
nihayet Rusyanın Kafkasyayı hakimiyeti altına almasıyla
sonuçlanan bu savaşın en trajik boyutu, savaş boyunca ve
ağırlıklı olarak savaştan sonra Kafkas halklarının (özellikle de
Adige, Abhaz/ Abaza ve Ubıhların) yurtlarından sürgün
edilişidir.
Yazar Yakov Gordine göre, bu savaş ve kitlesel sürgün
Kafkasyayı büyük bir felakete sürükledi. Bunu, ünlü etnograf
İvan N. Klingenden alıntıyla, şöyle anlatıyor: Çerkesleri
ülkeden çıkararak, medeniyet önünde üzerimize, yitirilen
güçlerin ve mahvolan bir kültürün ahlaki borcunu almış olduk.
3.000 yıl süresince biriken bu kültür, artık yerlinin deneyimli
ve güçlü eliyle desteklenmediği için, doğanın devasa yaratıcı
gücünün baskısı altında, 30 yılda mahvoldu
Burada ateş ve kılıç
bir işe yaramaz, ve temelsiz projeler derde deva olmaz, çünkü
eski gelenekler ebediyen öldü ve eski kültür neredeyse iz
bırakmadan kayboldu.
İşte bu yüzden Gordin, kitabına, mitolojik (kayıp kıta) Atlantise
atfen, KAFKAS ATLANTİSİ adını verdi.
Kafkas Savaşı, kimi tarihçilere göre Adige, Abhaz/Abaza ve Ubıhların
son ortak direnişinin kırılması ve Rusların 21 Mayıs 1864de
Soçide/ Krasnaya Polyanada (Kbaada) zafer töreni yapmasıyla,
kimi Tarihçilere göre de 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi)
ve paralelinde Abhazyadaki ayaklanmaların bastırılmasıyla sona
erdi. Yakov Gordine göre ise bu savaş (1922 ve 1944deki Çeçen
isyanları ve 1994-1996 /1999-2000 Rus-Çeçen savaşlarına atıfla)
günümüze kadar geliyor. G.Osetya ve Abhazya savaşları (1990/91,
1992/93, 2008), akabindeki Rusya-Gürcistan çatışması (2008)
Gordinin tezini haklı çıkarıyor. Kitabın ikinci başlığının 300
Yıl Süren Savaş olması bundan
Kafkas Savaşının pekçok tanımı vardır. En yalın haliyle, bölgeyi işgal
etmek isteyen Rusya ile yurtlarını savunan Kafkas halkları
arasındaki savaştır. Diğer yanıyla, Rusya ile İngiltere arasında
Asya üzerine yapılan büyük paylaşım mücadelesinin kilit
savaşıdır. Başka bir yanıyla da, Rusya ile Osmanlı (ve İran)
arasında, Hıristiyanlık-Müslümanlık temeli üzerinden yürütülen
nüfuz savaşıdır. Hem ayrı ayrı her biridir, hem birarada
hepsidir. Her halükarda, savaşın kaybedeni Kafkasya ve Kafkas
halkları olmuştur
Kafkas Savaşı, savaşın tarafları, tarafların siyasi-stratejik-ekonomik
gerekçeleri, savaşın seyri ve yarattığı sonuçları bakımından
daha çok irdelenmeye- sorgulanmaya muhtaçtır. Gordin bu
kitabıyla, sığ ve kaba bilgi dağarcığımızı hem genişletiyor hem
de rafine ediyor. Bu savaşın fikri ve fiili başrol oyuncularının
aklını okumamızı, bu sayede hangi stratejik, ideolojik ve ahlaki
saiklerle bu kanlı savaşın sürdürüldüğünü anlamamızı sağlıyor.
Özetle, tarihin geçmişin kronolojik dökümü olmaktan öte bir anlam
taşıdığını, tarihin esas olarak bugünü anlamamız ve geleceği
öngörebilmemiz bakımından vazgeçilmez bir dersler manzumesı
olduğunu gösteriyor.
Bu kitabı, sürgünün 150.yılı vesilesiyle, Kafkas halklarının acılarla
ve kayıplarla dolu geçmişlerinin hatırasına ithaf ediyoruz. Ve
elbet, bugüne ve geleceğe dair umutlarına da
Kafkasyada 300 yıldır süren ateş ve kılıç çağının artık sona
ermesini ve yerine barış-demokrasi-adalet-refah çağının
başlamasını diliyoruz.
Sezai Babakuş
KAYNAK : http://altinpost.org/
|