AHMET
HAKAN /
Bu böyle gitmez batacağız
EKONOMİDE Türkiye nereye gidiyor?
SELİN SAYEK BÖKE: Eskiden Türkiye'de iki-üç yılda bir döviz
fırlar, faiz fırlar, ekonomi küçülür, işsizlik patlardı. Şimdi
geldiğimiz nokta şurası: Bir fay hattı var ve fay hattında ciddi
bir enerji birikmesi var.
*
Peki ne zaman patlayacak?
SELİN SAYEK BÖKE: İktisatçılığın zor yanı burasıdır. Bir tarih
vermek mümkün değil. Ama şunu öngörmek mümkün: O kadar kırılgan
bir ortam yaratıldı ki "Bu iş ne zaman çöker" sorusu esasında
yurtdışına endekslendi. Çünkü belli ki biz bu işi kurtarmak için
bir niyet göstermeyeceğiz.
Ama hükümet kurtarmak için ciddi bir çaba içinde. Geçenlerde
ekonomi paketi açıklandı.
SELİN SAYEK BÖKE: O paket, reform algısı yaratma çabasından
başka bir şey değil. İçeride seçim lansmanı olarak kullanıldı.
Dışarıya da "Biz bir eylem planı yaptık" demek için kullanıldı.
*
Eğer bir fay hattındaysak ve bir patlama söz konusu olacaksa...
Bu durum toplumda neden hissedilmiyor?
SELİN SAYEK BÖKE: Kanıksanan bir durağanlık var. İşsizlik yüzde
onlarda takılmış. Bu çok yüksek bir oran... İş bulmak zorlaştı.
Bir sıkışmışlık var. Türkiye 2002 ile 2006 arasında yılda yüzde
7 büyüdü. Ortalama olarak yüzde yedi daha zengin oldu. 2007'den
sonra ise yüzde 3.5 büyüdü. Bu yavaş yavaş ölmek demek...
Eskiden ne olurdu? Yüzde 7'den yüzde eski 7'ye düşerdik. Çok
derin hissederdik o kırılmayı.
*
Eskiden yüzde 7'den eksi yüzde 7'ye aniden düşülürdü. Şimdi
yüzde 7'den yüzde 3.5'a düşüş söz konusu. Bu da bir başarı değil
mi?
SELİN SAYEK BÖKE: Tabii ki başarı. Ama sorun şurada: Artık
Türkiye öngörülebilir değil. Herhangi bir işadamının ekonomik
araçlar kullanılarak cezalandırılamayacağının garantisi yok.
Büyük oyuncular bunu hissediyor. Bunun yansıması vatandaşa
çıkıyor. Türkiye'de artık kimse fabrika kurmuyor. Bu da yarına
dair istihdam öngörülebilirliğini ortadan kaldırıyor. Hükümetin
ilk 6 yılında yabancı yatırımcı Türkiye'ye güven duydu, Türk
yatırımcı da güven duydu. Yarınını öngörüyordu yatırımcı, uzun
vadeli yatırım yapıyordu. Ama artık bu yok.
*
Ne zamandır böyle?
SELİN SAYEK BÖKE: 2007'de bir kırılma oldu. 2013'te ise başka
bir kırılma... 2013'ten beri Türkiye'nin öngörülebilirliği
kalmadı. Adı reform olan çeşitli paketler getirildi ve dendi ki
"Ben makul bir şüphe görürsem sizin mal varlığınıza el
koyabilirim". Bu durumda cebinde para olan bir yatırımcı fabrika
kurmak yerine yarın satabileceği finansal ürünlere yöneldi.
*
Yine de ortada "büyük bir fiyasko" yok gibi...
SELİN SAYEK BÖKE: Büyük fiyasko şu: Türkiye, Cumhuriyet tarihi
boyunca ortalama yüzde 5 büyümüş. Son altı yıldır ortalama yüzde
3.5 büyüyoruz. Fiyasko bu. Evet, kriz yok. Evimizi
kaybetmeyeceğiz yarın, iyi ki de kaybetmeyeceğiz ama o kadar da
iyi bir durumda değiliz. İkinci fiyasko ise şu: Bu durum
sürdürülemez, bir noktada patlar.
*
Yani size göre şu iki şey mi söz konusu: BİR: Daha iyi
yaşayabilecekken daha kötü yaşıyoruz. İKİ: Bu şekilde gitmez,
batacağız.
SELİN SAYEK BÖKE: Evet, aynen öyle.
KİMDİR
-1972 doğumlu.
-Evli, mutlu ve çocuklu...
-Eşi inşaat mühendisi Mert Böke...
-İki oğlu var: Can 10 yaşında, Aksel 4 yaşında.
-Annesi Türk Tabipleri Birliği başkanlığı da yapmış olan hekim
Füsun Sayek.
-Babası cerrahi biliminin önde gelen isimlerinden tıp profesörü
İskender Sayek.
-10 yılını ABD'de geçirdi. Dünya Bankası ve IMF'de çalıştı.
-Kemal Derviş'le bir ilgisi yok.
-Baba tarafından Hatay'ın Arsuz ilçesinden... Anne tarafından
Niğdeli...
-Arsuz'la teması yoğun... Fırsat buldukça soluğu orada alıyor.
-Dört aydır CHP Genel Başkan Yardımcısı...
-Siyasette olmaktan mutlu... Ve de umutlu.
Tansu Çiller'e sadece fiziken benzetilmek isterim
SİZİ Tansu Çiller'e benzeten oldu mu?
SELİN SAYEK BÖKE: Evet, oldu.
*
Bozuluyor musunuz bu benzetmeye?
SELİN SAYEK BÖKE: Niye bozulayım? Tansu Çiller benden çok farklı
bir ekonomist. Aynı ekonomik dili konuşmuyoruz, aynı siyasi dili
de konuşmuyoruz. Aslında bu açılardan hiç benzemiyoruz. Eğer
sadece fiziksel olarak bir benzetme yapılıyorsa, bundan da
memnun olurum.
İşadamlarına tek bir vaadimiz olacak
İş dünyasına ne vaat edeceksiniz?
SELİN SAYEK BÖKE: Onlara şu garantileri vereceğiz: Sizi boğan bu
yapı sona erecek, sizin iş yapmanızı sağlayacak bir ortam
yaratacağız, hukukun üstünlüğünü egemen kılacağız.
*
Bu yetecek mi?
SELİN SAYEK BÖKE: Gerisi kolay zaten. Türk insanı çok dinamik...
Yeter ki önü açılsın.
*
TÜSİAD'la temasınız var mı?
SELİN SAYEK BÖKE: Beni konuşma yapmam için davet ettiler. "Kriz
bitti mi" konulu bir sunum yapacağım orada. Bu bir başlangıç
olacak.
Ak Saray ve uçak bütçe açığının yüzde 7'si
AK Saray hakkında ne düşünüyorsunuz?
Feci buluyorum.
Neden?
Devlet kurumu, bizim ödediğimiz vergiyi bin odalı saray yapmaya
harcıyor. Tercihini bu yönde kullanıyor. Oysa derdimiz
Türkiye'nin büyümesi olmalı, saray olmamalı.
Ama sonuçta o bina bir kamu malı... Siz kazanın, siz oturun.
Bizim derdimiz sarayda oturmak değil ki. O saraya harcanmış
büyük bir kaynak var ve asıl mesele bu.
Büyük bir kaynak
mı o?
Çok önemli. Uçak artı saray bütçe açığının yüzde 7'si... Okul
yapılabilirdi, işsizlik fonuna eklenebilirdi. Bu hükümetin ilk
döneminde hesap verme yükümlülüğü olan bir reçete vardı.
Saydamlık vardı. Bu ortadan kalktı. Gerçek niyet ve asıl tercih
de ortaya çıktı.
Yarın iktidara gelsek ilk yapacağımız iş şu olur
SELİN Sayek Böke "ekonomi ve hukuk" ilişkisinin yaşamsal
olduğunu savunuyor ve şunları söylüyor:
Hukukun üstünlüğü sağlanmazsa... Yatırım yapılmaz. -Yatırım
yapılmazsa... Üretim olmaz. -Üretim olmazsa... İşgücüne ihtiyaç
kalmaz. -İşgücüne ihtiyaç kalmazsa... İşsizlik patlar. -İşsizlik
olursa... Sosyal bunalım ve baskı olur. -Ve çöküş gelir. -İşte
bu yüzden... Yarın iktidara gelsek ilk yapacağımız şey "hukukun
üstünlüğü"nü sağlamak olacak.
HÜKÜMETİN EKONOMİDEKİ EN BÜYÜK BAŞARISI
SELİN Sayek Böke'ye göre hükümetin ekonomideki en büyük başarısı
şu:
"Bir ekonomik program devralarak iktidara geldiler. Programa
katılırız, katılmayız, işin bu kısmını tartışabiliriz. Ama
programı içselleştirerek uyguladılar. Böylece Türkiye ilk kez
bir yol haritasının uygulandığı bir ülke haline geldi.
Öngörülebilir oldu. İstikrar çıktı ortaya. Bu durum da dünya
konjonktüründe likidite bolluğuyla çakışınca Türkiye, ciddi bir
imkân kazandı. O imkândan kısa vadede refah yaratıldı."
EN BÜYÜK BAŞARISIZLIĞI
En büyük başarısızlığı şu:
"Başkalarının hazırladığı programı uyguladıkları için bir
program yaratma güdüsüne sahip olamadılar. Mimarının kendileri
olduğu bir program yaratma kapasitesine sahip olamadılar.
Reçetenin ömrü tamamlanınca ve "Hadi şimdi siz bir reçete
oluşturun" dendiğinde yeni bir reçete oluşturma becerisini
gösteremediler. 2008'den beri bir program yoktur. İstikrar
yoktur."
Babacan ve Şimşek değer verdiğim siyasetçiler
ALİ Babacan'ı nasıl buluyorsunuz?
SELİN SAYEK BÖKE: Türkiye'nin ekonomik başarısının temel aktörü
Ali Babacan'dır. Sağduyuyla bu işi başarıyla yürütmüştür. Doğru
değerlerle bu işi yapmıştır. Ama şu anda yılgınlık içinde
olduğunu görüyorum.
Neye dayanarak yılgınlık içinde olduğunu söylüyorsunuz?
SELİN SAYEK BÖKE: Umudunuz yoksa savaşmayı bırakırsınız. Ben şu
anda Ali Babacan'dan daha umutluyum. Babacan eski kararlı
duruşunu gösteremiyor.
Mehmet Şimşek'i nasıl buluyorsunuz?
SELİN SAYEK BÖKE: Mehmet Şimşek de önemli değişiklikler yaptı
Türkiye ekonomisinde. Hem Babacan hem de Şimşek, ekonominin
teknik gücünü siyasete en iyi şekilde taşıyan siyasetçilerdi.
Ancak her ikisi de artık güçlerini kullanamaz hale geldiler.
Çünkü müdahale var. Dışlanmış durumdalar. En azından böyle bir
izlenim var.
Ali Babacan ve Mehmet Şimşek'le hiç temasınız oldu mu?
SELİN SAYEK BÖKE: Tanımıyorum. Toplantılarda karşılaşıyoruz.
İkisi de çok değer verdiğim siyasetçiler.
kaynak : http://sosyal.hurriyet.com.tr/
|