KAFKAS İŞADAMLARI DERNEĞİ
CAUCASUS BUSINESSMEN ASSOCIATION

 

   
Salih Kapusuz, Türk heyetinin Rusya ziyareti ile ilgili açıklamalarda bulundu

Türkiye-Rusya Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Sayın Salih Kapusuz, Türk Büyük Millet Meclisi (TBMM) heyetinin Başkanı olarak salı günü Rusya’ya gidiyor. Türk heyetinin Rusya ziyareti, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Türkiye ziyareti öncesinde gerçekleştiriliyor.

Türkiye-Rusya Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Sayın Salih Kapusuz; TBMM heyetinin Rusya ziyareti ile ilgili planlarını, Rusya’nın Türk dış politikasındaki yerini, Türkiye’nin Avrasya perspektifleri ve batı yaptırımlarının Türk-Rus ilişkileri üzerindeki etkilerini Uluslararası Rusya Bugün Haber Ajansı muhabirine anlattı.


AMUR GADJİEV: 2007 yılından itibaren bu yana TBMM’de Türkiye-Rusya Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun Başkanısınız. Daha önce Türkiye-Çin Parlamentolararası Dostluk Grubu’nun Başkanlığını ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanlığını yürüttünüz. Yani, hem Avrasya’nın önemli aktörlerini hem de faaliyetteki entegrasyonun işleyişini doğrudan gördünüz. Tecrübenize dayanarak, Türkiye’nin Avrasya perspektifini nasıl görüyorsunuz?
 

SALİH KAPUSUZ: Tarihi ve kültürel bağlarımızın bulunduğu Asya coğrafyası ülkeleri ile yakın ilişkilerimiz çerçevesinde, Asya’nın barış, huzur ve istikrarı dış politikamız açısından önem arzetmektedir. Türkiye bölgedeki siyasi, güvenlik, ekonomik ve kültürel işbirliği girişimlerine etkin katkıda bulunmakta, Asya’nın artan ağırlığına uygun şekilde bölgesel işbirliği örgütleriyle kurumsal diyalog mekanizmaları tesis edilmesine önem vermektedir.Diğer taraftan, geçtiğimiz yıllarda “Asya-Pasifik bölgesine açılım” adı altında uygulamaya koyduğumuz politika bölge ülkeleriyle ilişkilerimizde da verimli sonuçlar vermiş ve bu ülkelerle ilişkilerimiz derinlik kazanmıştır. Bu bağlamda, ikili ilişkilerin geliştirilmesi için yasal altyapıların tamamlanmasına ve danışma mekanizmaları kurulmasına çalışmaktayız. Ayrıca, kalkınma sürecindeki bazı bölge ülkelerine TİKA aracılığıyla somut projeler bazında yardımlar yapıyoruz. İkili ilişkilerin geliştirilmesinin yanısıra, AİGK/CICA, EİT, ŞİÖ, ASEAN, Türk Konseyi, BM, UNESCO, D-8, İİT gibi Asya’da faaliyet gösteren uluslararası ve bölgesel işbirliği kuruluşları ile işbirliğinin güçlendirilmesine önem veriyoruz. Asya’nın kalbinde yer alan Orta Asya, Türk kimliğinin beşiğidir. Soğuk Savaşın sona ermesinden sonra ülkemizin bölge ülkeleriyle ilişkilerinin yeniden tesisi, Türk dış politikasında yeni bir stratejik boyut olarak öne çıkmıştır. Türkiye olarak biz de bağımsızlıklarından bu yana bölge ülkeleriyle ilişkilerimizi her alanda geliştirmeye gayret ediyoruz. Bu ilişkilerin sadece bizler için değil tüm bölge için de olumlu sonuçları olacağına inanıyorum.
 

AMUR GADJİEV: Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü, Avrasya Ekonomik Birliği gibi oluşumlarla olan diyalogun geleceğini nasıl görüyorsunuz?
 

SALİH KAPUSUZ: Türkiye, Dış politikasındaki ana hedeflerden biri olarak, yakın çevresinden başlayacak şekilde refah ve işbirliği üretecek istikrar halelerinin tesisini amaçlamaktadır. Bu dinamikler yeri geldiğinde KEİ gibi bölgesel, yeri geldiğinde AB yönelimimiz ve bu kapsamdaki Gümrük Birliği gibi daha global boyutlara oturmaktadır. Biz bu kapsamda tüm bölgesel ve uluslararası işbirliği ve entegrasyon süreçlerine prensip olarak olumlu bakıyoruz. Bu temel felsefeden hareketle, AB’yle mevcut Gümrük Birliğinden kaynaklanan hukuki mükellefiyetlerimizi de gözetmek kaydıyla Avrasya Ekonomik Birliği ile bölgedeki diğer çatı oluşumlarla işbirliğini geliştirme imkanlarını değerlendireceğiz.
 

AMUR GADJİEV: Aralık ayının başında Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin Rus-Türk Üst Düzey İşbirliği Konseyi Toplantısı için Türkiye’yi ziyaret edecek. Toplantıda Size göre hangi konuların görüşülmesi ikili ilişkiler bakımından önemli olacaktır?
 

SALİH KAPUSUZ: Biz Rusya ile olan ilişkilerimize büyük önem veriyoruz. İki ülke arasındaki dostane ilişkileri daha da geliştirmenin yollarını arıyoruz. Bildiğiniz üzere Türkiye ile RF arasında Üst Düzey İşbirliği Konseyi mekanizması 2010 yılında kuruldu. O tarihten itibaren 4 başarılı toplantı gerçekleştirildi. Sayın Putin’in Aralık ayında ülkemize yapacağı ziyaret de bu çerçevede gerçekleşecek. Ziyaret kapsamında ikili siyasi ilişkilerimiz, ekonomik ve ticari ilişkilerimiz, enerji alanındaki işbirliğimiz ve iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konular ele alınacak. ÜDİK mekanizması iki ülkenin tüm kurum ve kuruluşları arasında 1 yıl boyunca yapılan tüm çalışmaların değerlendirildiği bir merci konumundadır. Dolayısıyla turizmden inşaata, liderler seviyesinde görüşülmesi veya kararlaştırılması gereken her türlü ekonomik mevzu da zirvede masaya yatırılacaktır. İkili ilişkilerimizde özellikle son yıllarda önemli bir mesafe katettik. 32 milyar dolarlık ticaret hacmi, karşılıklı 10’ar milyar dolar seviyesindeki yatırımlar, hazırlıkları süren Akkuyu nükleer enerji santrali projesi, müteahhitlerimizin Rusya’daki faaliyetleri, geçen yıl 4,3 milyon Rus turist ağırlamış olmamız gibi hususlar, ikili ilişkilerimizin ulaştığı noktayı ortaya koymaktadır. Kısacası biz Rusya ile ilişkilerimize bir bütün olarak bakıyoruz. ÜDİK toplantısında şu konu mu daha önemli yoksa diğeri mi diye bir ayrım yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Her bir alan, her bir konu diğerinin tamamlayıcısı oluyor. Amacımız iki ülke ilişkilerini en üst seviyelere taşımak. Bu bağlamda, Türk-Rus girişimcilerin karşılıklı faaliyetlerini takdirle izlemekte ve parlamentolar olarak bunlara katkıda bulunmaya çalışmaktayız. Ben de 25-29 Kasım tarihlerinde TBMM Türkiye-Rusya Federasyonu Dostluk Grubu Başkanı olarak TBMM’deki diğer belli başlı partilerin temsilcisi milletvekili arkadaşlarımla birlikte Rusya’ya yapacağım ziyarette birçok konuyu ele almayı planlıyorum.
 

AMUR GADJİEV: Rus-Türk ikili ilişkilerinin bazı konularda stratejik seviyeye ulaştığını görüyoruz. Ama bu seviye bile yeterli görülmüyor ve yeni işbirliği ufuklarından söz ediliyor. Batı tarafından Rusya’ya karşı yürütülen yaptırımlı politikasının devam ettiği koşullarda Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini geliştirme iradesi etkilenmiyor mu?
 

SALİH KAPUSUZ: Biz herşeyden önce Rusya Federasyonu ile olan ilişkilerimize büyük değer veriyoruz. Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki işbirliğinin hem halklarımız hem de bölgemiz için kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Bölgesel gelişmelerden kaynaklı bazı zorluklar yaşansa da, ikili işbirliğimizi daha ileri seviyelere taşımak konusunda kararlıyız. Dış politikamızdaki ana önceliğimiz ise gerek ikili, gerek bölgesel planda ortak paydalara yönelmek. Rusya ile ticari ilişkilerimiz son yılların en iyi seviyesine ulaşmış durumda. Türkiye’nin yakın çevresindeki pek çok ülkeye son dönemde yaptırım uygulandı ve bu yaptırımlardan en çok etkilenen ülke de Türkiye oldu. Biz yaptırımlar konusunda temkinli hareket ediyoruz, ilke olarak sadece BM kararlarına dayalı yaptırımlara katılıyoruz. Elbette AB ve ABD’nin yaptırımlarını daha da genişlettiği sırada Türkiye’nin Rusya ile ticaretini artırması hoşuna gitmiyor. Ama sonuçta Rusya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)’ye aday ülke, Türkiye de OECD üye ülke. Sonuçta ülkeler birbirleri ile ticaret yapabiliyor. Kaldı ki AB’nin ABD ile serbest ticaret anlaşması imzalaması ve Türkiye’nin kapsam dışında kalacak olması gibi büyük bir sorun varken Türkiye’nin kendi menfaatini düşünmesinden daha doğal ne olabilir. Türkiye ile AB 1996 yılından beri Gümrük Birliği yaptığı için bu anlaşma Türkiye’yi tek taraflı olarak bağlayacak. ABD’den Türkiye’ye girecek mallara gümrük vergisi uygulanmayacak. Buna karşılık Türkiye’den ABD’ye satılacak mallara gümrük vergisi uygulaması devam edecek ve Türkiye bundan zarar görecek. Şahsi düşüncem AB kendi içerisinde ticaretini rahatlıkla yürütebiliyor. ABD ile de serbest ticaret anlaşması yaparak alanını genişletme çabasında bulunuyor. Türkiye’nin Gümrük Birliği’nden kaynaklanan sorunu var iken Türkiye ve Rusya’nın ticaretini artırma isteği gayet doğal, gayet yerindedir. Nihayetinde dünya ortak bir pazar ve ülkelerin de kendi menfaatleri doğrultusunda karar verebilme özgürlüğüne sahip olduğunu düşünüyorum. Neticede son nihai kararı devletler kendileri verecektir.

Kaynak: http://turkish.ruvr.ru

 
  Paylaş      
 

KAFİAD uğur mumcu'nun sokaği 20-5 g.o.p. ankara  Tel : + 90(312) 447 49 70 Fax : + 90(312) 446 99 12