Hazar
Zirvesindeki uzlaşı, Türkiyeyi etkiler mi?
Önceki gün gerçekleşen Hazar Zirvesinde taraflar, Hazar
Denizi'nin hukuki statüsüyle ilgili bir mutabakata vardı.
Tarafların yıllar sonra vardığı uzlaşının bölgeyi ve çevre
ülkeleri nasıl etkileyebileceğini değerlendiren Güner Özkan,
sonuçtan Türkiyenin de kârlı çıkacağını ifade etti.
Rusya, İran, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan liderlerini
bir araya getiren Hazar Zirvesi'nde tarihi bir noktaya gelindi.
Hazar Denizi'nin hukuki statüsüyle ilgili yıllardır anlaşamayan
taraflar, nihai anlaşmanın iskeletini oluşturan temel prensipler
konusunda bir bildiri kabul etti. Mutabık kanılan konular çok
çeşitli: terörle mücadeleden, ekonomik gelişime dair pek çok
önemli konuda ilerleme sağlandı. Liderler arasındaki temaslarda
Putin ve Ruhani'den gelen açıklamalar ilgi çekiciydi.
Peki, Hazar bölgesi için önümüzdeki günlerde neler gündeme gelecek?
Türkiye'nin bu ilerlemede payı ne olacak? Türkiye, Batı kampı
içinde kalarak İran ve Rusya ile ilişkilerini geliştirebilir mi?
Batı, Türkiye'ye "Rusya ve İran'a yakınlaşmamak" karşılığında,
yeni tavizler mi verecek? İstanbul'da gerçekleşen Dünya Ekonomik
Forumu ve Hazar Zirvesi'ni bir arada değerlendirdiğimizde, ne
gibi sonuçlara ulaşabiliriz?
USAK Kafkasya ve Hazar Havzası Uzmanı Dr. Güner Özkan, tüm bu
soruları RS FMde yanıtladı.
ÖNEMLİ BİR İLERLEME SAĞLANDI
Hazara kıyıdaş olan 5 ülkenin birçok açıdan birbirlerine
yakın ülkeler olduğunu belirten Özkan, Hazar, dünyanın kapalı
en büyük su alanı. Bu kadar geniş bir alanda haklar ve
yükümlülüklerin ne olacağı, bu anlamda statüsünün ne olacağı
gibi bir sorunun boşlukta bırakılması, hiç kimsenin faydasına
olamazdı. Tabi en son varılan uzlaşı, her şeyi çözme noktasında
bir açıklık getirmiyor. Ancak önemli bir ilerlemenin sağladığını
da bize gösteriyor. Bir kere egemenlik alanının her kıyıdaş
devlet için 25 mil kabul edilmesi, herkesin hakkının nerede
başladığını ve nerede bittiğini bize gösteren önemli bir şey. 5
farklı ülkenin ekonomik çıkarları, siyasal çıkarları, güvenlik
endişeleri ve bütün bunların karşılanması gerek. Belli bir açık
alanın kalması ve var olması bu anlamda herkesin çıkarını
karşıladı diyebiliriz. Bunun yanında mevcut toprak altındaki su
tabanı ve onun altındaki kaynakların nasıl paylaşılacağı sorunu
bence en önemli sorun olarak gündemde. Çünkü Hazar bölgesinde
önemli miktarda enerji kaynağı var. Ama hem çevre konusunda hem
terör, narkotik gibi illegal faaliyetlerin önlenmesi noktasında
ortak bir çabanın olacağı yönünde bir uzlaşının ortaya çıkması,
bunun ötesinde 5 ülkenin de en azından egemenlik alanlarının
belirlenmesi ve 5 ülke tarafından kabul edilmesi, bir uzlaşının
doğabileceği ve ileride minerallerin, enerji kaynaklarının nasıl
paylaşılacağı konusunda ülkeleri cesaretlendirici bir sonuç
olarak ortaya çıkmakta. Diğer önemli bir uzlaşı noktası da Hazar
bölgesinin 5 kıyıdaş ülke dışında, kıyıdaş olmayan ülkelere
asgari varlıkları bakımından kapatılmış olması
dedi.
BÖLGEDEKİ SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ TÜRKİYENİN DE İŞİNE
GELİR
Türkiye'nin bu ilerlemede pay ve etkisinin neler
olabileceğini de ele alan Güner Özkan, Ankara'nın burada
doğrudan müdahil bir ülke konumunda olmadığını anımsatarak şu
değerlendirmelerde bulundu: Benim görebildiğim kadarıyla, dış
politika anlamında, bölgeye bakışı anlamında, bölgedeki
sorunların taraf ülkelerin kabul edeceği ölçüde bir uzlaşıya ve
çözüme ulaşması, nihai noktada Türkiyenin çıkarlarına ve
isteklerine de uygun düşen bir gelişme. Bu anlamda bölgedeki her
türlü sorunun çözülmesi ve güvenli bir su alanı olarak varlığını
devam ettirmesinin, Türkiyenin ekonomik çıkarlarına hizmet
edeceğini düşünüyorum. Gerek Rusyayla olsun, gerek Orta Asya
ülkeleriyle olsun, gerek Azerbaycan, Kafkasya ülkeleriyle olsun
daha rahat, daha güvenli ekonomik ve diğer ilişkileri
kurabileceğini düşünüyorum. Kıyıdaş ülkelerin uzlaşarak
vardıkları her nokta ve Hazar bölgesini daha güvenli yapan
ekonomik olarak daha canlı hale getiren her projenin Türkiyenin
çıkarlarına uyacağını, uyduğunu ve Türkiyeyi bölgede ekonomik
olarak ve diğer işbirliği noktalarında da yakınlaştıracağı ve bu
mevcut potansiyelleri daha öteye taşıyacağı kanaatindeyim.
Kaynak: http://www.rsfmradio.com/ |